Dikkat! Göz Torbaları Tiroid Belirtisi Olabilir
Tiroid ve Göz
Gözlerde büyüme “Ekzoftalmi” ve göz etrafında şişlik genelde Graves hastalarında (tiroid bezi fazla çalışan veya zehirli guatrı olan hastalarda) ortaya çıkan tabloya “Graves oftalmopatisi” denir. Hashimoto hastalarında çok nadirdir. Bununla beraber ekzoftalmi Graves hastalarının hepsinde ortaya çıkmaz.
Bu hastalığa tiroid göz hastalığı da denir. Bu hastalıkta gözün arkasındaki yağ dokusunda artma, göz kaslarında şişme, sertleşme (fibrozis) ve göz etrafındaki yumuşak dokularda şişlik gözlemlenmektedir.
Hastalığın ortaya çıkışı kişiden kişiye değişik bir seyir göstermektedir.
Bazı hastalarda kandaki T4 ve T3 hormonları yükseldikten kısa zaman sonra göz belirtileri ortaya çıkarken bazı hastalarda uzun yıllar çok ufak değişiklikler gözlenmektedir.
Göz Belirtileri ile Tiroid Hastalığı İlişkisi
Graves oftalmopatisi % 40 hastada hipertiroidi hastalığı (tiroid hormonlarında yükseklik) başladığında birlikte veya aynı anda ortaya çıkarken, % 40 hastada hipertiroidi başladıktan bir süre sonra ortaya çıkar. Hastaların % 20’sinde ise önce gözlerde büyüme (oftalmopati) oluşur sonra hipertiroidi gelişir.
Tiroid hormonları daha önce ve halen normal olduğu halde göz belirtileri olan kişiler olabilir. Bu hastalığa tıp dilinde ‘’ Ötiroid Graves Oftalmopatisi’’ denir.
Bunun anlamı tiroid hormonlarının normal olmasına karşılık gizli tiroid hastalığı nedeniyle göz büyümesinin olması durumudur ve nadir görülür ( Bu tür hastalık oftalmopatili olguların % 3’nü oluşturur).
Göz Bulgularının Seyri
Göz belirtileri % 85-95 hastada her iki gözde, % 5-15 hastada ise tek gözde olur. Göz belirtileri % 3-5 hastada ciddi olmakta ve hastalık şiddetli seyretmektedir, ancak çoğu hastada hastalığın seyri çok iyi olmakta ve tedaviden fayda görmektedirler.
Oftalmopati kadınlarda daha sık görülmekte (kadın/erkek oranı 1.8-2.8/1‘dır), yaşlılarda ve erkeklerde olduğunda ise daha şiddetli seyretmektedir.
Gözlerdeki büyüme veya hastalık % 66 hastada, yani çoğu kişide, hipertiroidi tedavisi sırasında (Propiltiourasil veya Metimazol ilaçları kullanırken) düzelir ve gerileme olur, ancak % 8’inde düzelme olmaz ve göz belirtilerinde artma olabilir. Bu nedenle tiroid hormonlarının normal seviyeye getirilmesi göz hastalığı için çok önemlidir.
Diğer Göz Bulguları;
- 1. Yukarı, aşağı, yana bakışta gözde ağrı olması.
- 2. Gözde kuruma, kaşıntı, kuruluk ve kontak lens takmada zorluk.
- 3. Gözde ve etrafındaki dokularda iltihap ve şişme
- 4. Gözlerin kanlanması
- 5. Bazen çift görme
- 6. Görmede bozukluk
Teşhis ve Ayırt Edici Tanı
Oftalmopati her iki gözde olduğunda tanı yönünden problem pek olmaz. Ancak tek gözde olması durumunda diğer nedenler mutlaka ekarte edilmelidir. Bu kişilerde önce Graves hastalığı olup olmadığı tiroid hormon tetkikleri ile araştırılır. Daha sonra göze yönelik tomografi veya MR çekimi yapılır.
Böylece bu belirtilere neden olabilecek tümörler, aksiyal myopi, iltihabi başka hastalıklar, kist, anevrizma denilen kan damarlarının balonlaşması ve lenfoma adı verilen bir kanser türü gibi hastalıkların olup olmadığı araştırılır. Tam kan tetkiki yapılarak kan hastalığı olup olmadığı araştırılır.
Graves oftalmopatisinin kötüleşmesine veya şiddetinin artmasına neden olan faktörler şunlardır:
- 1) Şiddetli ve uzun süre devam eden tiroid bezi fazla çalışması (hipertiroidizm),
- 2) Hastanın aşırı dozda Propiltiourasil veya Metimazol kullanması sonucunda tiroid bezi yetmezliğine (hipotiroidiye) girmesi (TSH’nın yükselmesi),
- 3) Sigara içmek,
- 4) TSH-reseptör antikorların çok yüksek olması
Gözün Öne Doğru Çıkma Derecesinin Ölçümü
Oftalmopatide üst göz kapaklarında kasılma veya çekilme vardır. Göz yuvarı öne doğru fırlar ki, buna ekzoftalmi veya proptozis denir.
Proptozis, yani gözün öne doğru çıkma derecesi göz doktoru tarafından Hertel ekzoftalmometresi denilen bir aletle ölçülebildiği gibi göz tomografisi veya MR tetkiki ile daha hassas olarak ölçülür. Her ırka göre gözün öne doğru çıkma miktarı değişiktir. Türklerde gözün 21 mm’nin üzerinde çıkıntı yapması anormaldir.
Gözün öne doğru çıkmasının nedeni göz yuvarlağının arkasında bulunan yağ ve mukopolisakkarit yapıdaki dokunun artmasına ve göz kaslarının enflamasyon nedeniyle şişmesine bağlıdır.Toplar damarlarda kanın fazla olması ise göz etrafındaki dokuların şişmesine neden olur. Göz kaslarındaki şişme ise çift görmeye neden olur. Göz kırmızı bir renk alabilir ve bazı hastalar göz kapaklarını kapatamaz. Işıktan rahatsız olma, yanma hissi ve gözde ağrı gibi şikayetler olabilir.
Graves Oftalmopati Evreleri
Oftalmopatinin 2 evre veya dönemi vardır:
- 1-İlk başlangıç dönemi veya iltihabi dönem veya aktif faz (3-9 ay sürer)
- 2- Dokuların sertleştiği dönem (Fibrotik faz ) Hastalık ilk dönem denen iltihabi evrede tedaviye cevap verebilir. Dokuların sertleştiği ikinci dönemde tedaviye maalesef yanıt azdır. Göz Hastalığı Nasıl Tedavi Edilir?Graves oftalmopati tedavisinin 3 aşaması vardır: 1- Hipertiroidizmin yani T3 ve T4 hormon yüksekliğinin tedavisi 2- Şikayetlere yönelik tedavi
- 3- Oftalmopatinin yani göz hastalığının tedavisi (İlaç, prizmatik gözlük,kortizon tedavisi, şaşılık veya dekompresyon ameliyat tedavisi)
1-Hipertiroidizmin (tiroid bezi aşırı çalışmasının) Tedavisi : Propiltiourasil veya Metimazol gibi ilaçlarla yüksek olan T3 ve T4 hormonlarının normal seviyeye gelmesi göz belirtilerini bazı hastalarda tamamen düzeltir.
Bu düzelmenin veya iyileşmenin ilaçlardan değil hormonların düzelmesinden ileri geldiği gösterilmiştir. Radyoaktif iyot tedavisinin oftalmopatiyi kötüleştirdiği iddia edilmiştir.
Ancak bu durumun şiddetli oftalmopatilerde ve sigara içenlerde oluşur.
2-Şikayetlere Yönelik Tedavi: Göz kapamaları, yapay göz damlalarının kullanılması ve gece yatarken yatağın baş kısmının yukarı kaldırılması kişiyi rahatlatabilir. Güneşten rahatsız olma, soğuğa ve rüzgara karşı hassasiyet durumlarında güneş gözlüğü ve yapay göz damlaları veya yağları kullanılabilir. Yatarken gözlerin kapatılması da faydalı olur.
3-Gözdeki Hastalığa Yönelik Tedavi : İlaç tedavisi hastalığın iltihabi döneminde daha etkilidir. Gözdeki dokular sertleşmişse bu ilaçların etkisi az olur. İlaç tedavisi olarak kortizon tedavisi yapılır.
Kortizon Tedavisi: Kortizon tedavisi gözdeki ağrı ve şişliği giderir. Kortizonla birlikte mideyi korumak için bazı ilaçlar da alınır. Kortizon kullanan kişilerin tuzsuz yemeleri gerekir.
Radyoterapi ve kortizon tedavisi birlikte yapılabilir ve kortizon dozunu azaltmamızı sağlar. · Yeni kullanılmakta olan bazı ilaçlar: Pentoksifilin ve antioksidan ilaçların faydalı olduğuna dair araştırmalar vardır.
Antioksidan vitaminler (C vitamini, selenyum, E vitamini gibi) ve omega-3 yağ asitleri destek olarak faydalıdır. Octreotid isimli bir ilaç ile de faydalı sonuçlar alınmıştır.
Göz Ameliyatı
Gözün kornea adı verilen tabakasında yara (ülserasyon) veya enfeksiyon gelişmesine bağlı olarak kalıcı göz hasarları meydana gelebilir.Korneanın kurumasını önlemek için tarsorafi operasyonu ile kapakların bir kısmının veya tamamının geçici olarak kapalı kalmasını sağlıyabiliyoruz.
Çift görme için prizmatik gözlük camları veya şaşılık operasyonları uygulanabilir.
Retina tabakasında hasar riski veya göz sinir harabiyeti riski nedeniyle görme kaybı gelişebilecek hastalarda veya şiddetli hastalığı olan kişilerde orbita dekompresyon ameliyatı yapılabilmektedir.
Источник: //www.zekitunc.com/tr/icerik/30/tiroid-ve-goz
HİPOTİROİD
Tiroit bezinin normalden çok çalışarak aşırı miktarda tiroid hormonu üretmesine hipertiroidi denilir. Çeşitli nedenlerle kanda tiroid hormonunun artmasına ise tirotoksikoz denilir. Her ikisininde belirti ve bulguları aynıdır. Her iki durumda da kanda T3 ve T4 tiroid hormonlarının düzeyi artar. Kanda TSH düzeyi ise düşer.
En sık görülen nedeni Graves hastalığı denilen durumdur. Sıcak nodüller özellikle yaşlı hastalarda hipertiroidinin diğer önemli bir sebebidir. Tiroid hormonlarının kontrolsuz alımı, bazı iltahabi tiroid hastalıkları, aşırı iyot alımı ve doğum sonrası tiroid hastalığı diğer hipertiroidi ve tirotoksikoz sebepleri arasında sayılabilir.
Hipertiroidi oldukça rahatsızlık ve şikayet oluşturan, zarar verici toksik bir durumdur.
Hipotiroidizm nedir?
Kanda tiroid hormonlarının normalden az olmasına hipotiroidi denir. En önemli ve en sık görülen sebebi tiroid bezinin az çalışmasıdır. Tiroid bezinin az çalışması tiroidit denilen iltahabi tiroid hastalığına (Hashimato) bağlı olarak gelişir.
Hashimato tiroiditi kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür ve yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Tiroid bezinin ameliyatla çıkarılması ve radyoaktif iyot tedavisi hipotiroidinin diğer sebepleri arasında sayılabilir.
Nadiren de kullanılan bazı ilaçlara veya bazı nadir beyin hastalıklarına bağlı olarak da hipotiroidi oluşabilir.
Hipotiroidinin en sık rastlanan belirtileri neler?
Hipotiroidinin belirtileri hastalığın şiddetine bağlı olarak değişim gösterir. Hastalığın erken dönemlerinde çok belirgin olmayan şikayetler hastalığın şiddeti arttıkça çok belirgin hale gelir. Erken dönemlerde şikayetler genellikle yaşlılığa bağlanır ve tanısı zordur.. Ayrıca şikayetler çok çeşitlilik gösterir.
Bu nedenle hastalık pek akla gelmez ve başka gerekçelerle yapılan testler sonucunda tesadüfen ortaya çıkar. En sık görülen belirtiler yorgunluk hissi, uyuşukluk, halsizlik, dikkat bozukluğu ve unutkanlıktır. Depresyon hipotiroidi hastalarında çok sık görülür.
Ses kalınlaşması, üşüme, cilt kuruluğu, terlemede azalma, saç dökülmesi, kabızlık, kilo alma, kilo vermede zorluk, tırnaklarda kırılma ve iştah kaybı sıklıkla görülür.Hastalığın daha da ilerlediği durumlarda hareket yavaşlaması, kramplar, kalp ritminde yavaşlama, göz etrafında şişlik, el ve ayaklarda şişlikler görülmeye başlanır. Ancak her hastada bu bulgu ve belirtilerin hepsi bir arada bulunmayabilir.
Kalpte de sorunlara yol açabilir mi?
Evet, özellikle tedavi edilmeyen hastalarda önemli sorunlara yol açabilir. Hipotiroidide kalp hızında yavaşlama görülür ve tansiyon yükseliği oluşur.
Kanda kolesterolün yükselmesine bağlı olarak damar sertliği ve kalp damar hastalığı oluşur. Hastalığın ilerlemesi durumunda kalp zarlarında sıvı birikir ve kalp yetmezliği gelişebilir.
Bu nedenle hipotiroidi hastalarının düzenli olarak kalp kontrolü yaptırmalı, kan kolesterol düzeylerini ölçtürmeleri gerekir.
Sindirim sisteminde nasıl problemler yaratıyor?
Hastalarda kabızlık çok sık görülen bir şikayet olarak ortaya çıkar. Bütün sindirim sistemi hareketlerinde yavaşlama olur.. Bu durum hazımsızlık, şişkinlik ve kabızlık şikayetlerine neden olur. Ayrıca, safra kesesi hareketlerinde oluşan yavaşlama hazımsızlık şikayetlerinde artışa neden olur. Hipotiroidi mide ve barsaklarda emilim bozukluğuna da yol açar.
Demir, B vitamini ve folik asit emilimindeki azalmaya bağlı olarak kansızlık hipotiroidi hastalarında sıklıkla ortaya çıkar. Metabolizma azalmasına bağlı olarak oluşan üiüme hissi kansızlıkla beraber iyice artar.
Hipotiroidi hastalarının kan sayımı ölçümlerinin düzenli olarak yapılması ve kansızlık gelişmişse demir, B vitamini, folik asit ve selnyum gibi element ve vitaminleri almaları gerekir.
Böbrekleri de etkiliyor mu?
Evet. Hipotiroididen maalesef böbrekler de etkileniyor. Böbreklerle ilgili bulgular erken dönemde pek gözlenmezken hastalık ilerledikçe ortaya çıkıyor. Böbrek kan akımında azalma ve idrar yapımında azalma gelişiyor. İdrarın yapısında değişiklik oluşuyor.
Vücutta su ve tuz tutulumunda artış ve buna bağlı olarak tansiyon yüksekliği gelişiyor. İleri evrelerde su ve tuz tutulumundaki artışa bağlı olarak miksödem denilen ağır tablo gelişebiliyor.
Ancak günümüzde hastalığın tanısı daha erken evrelerde konulabildiği için böyle ağır durumlarla pek sık olarak karşılaşılmıyor.
Solunum sisteminde ne tür sorunlar görülür?
Hipotiroidi bütün sistemleri etkilediğinden solunum sistemi de olumsuzluklardan nasibini alır. Bu hastalarda solunum sayısında azalma ortaya çıkar.
Zaten bu hastalarda halsizlik bitkinlik gibi şikayetler varken daha az oksijen alınması hastaların daha da enerjisiz kalmalarına neden olur.
Kas hareketlerinin esnekliğinin azalmasına ve boğaz kuruluğuna bağlı bağlı olarak horlama ve uykuda apne denilen kısa süreli solunum durmaları özellikle kilolu obez hastalarda ortaya çıkabilir. Ödem ve esneklik azalmasına bağlı olarak ses kalınlaşması görülebilir.
Kramplar hipotiroidi habercisi olabilir mi?
Bazen hipotiroidinin tek belirtisi kaslarda kramplarıolabilir. Bu şikayeti olan hastalarda tiroid fonksiyonlarına bakmak gerekir. Kramp şikayetine kas güçsüzlüğü ve kas ağrıları da eşlik edebilir. Reflekslerde ve hareketlerde yavaşlama kas sertleşmesine bağlı olabilir. Eklemlerde ağrı, eklem hareketlerinde kısıtlılık ve eklemlerde şişlik görülebilir.
Ciltte nasıl değişiklikler olur?
En önemli bulgular ciltte olur. Cilt kuru, kaba, kalın ve soğuktur. Terlemenin azalmasına, yağ bezlerinin az çalışmasına bağlı olarak cilt kurudur. Saçlar kalın ve kabadır. Saç dökülmesinde artış olur.
İleri evrelerde kaşlarda da azalma gçrülebilir. Tırnaklar kolay kırılır ve kabalaşmıştır. Tırnakların uzaması yavaşlar üzerinde yarıklar oluşabilir. Ciltteki soğukluk ve solukluk kansızlıkla iyice belirginleşir.
Yüzde sarımtırak soluk bir renk hakim olur.
Hipotirodinin kısırlığa yol açtığı söyleniyor..
Hipotiroidi hastalarında adet düzensizliği sıklıkla görülür. Adet sayısında artma ve kanama miktarında artış görülür. İleri evrelerde adetlerde azalma izlenir. Cinsel isteksizliğe yol açtığından ve yumurtlamayı azalttığından gebe kalma zorlaşabilir.
Kısırlık tedavisi gören hastalarda hipotiroidi görülme oranı yükselmektedir. Bazı çalışmalarda hipotiroidi ile kısırlık arasında paralellik bulunmuştur.
Bu nedenle özellikle tüp bebek yapacak hastaların tiroid fonksiyonlarının incelenmesi eğer hipotiroidi var ise tedavisi gerekir.
Çocuklarda zeka geriliği yaptığı doğru mu?
Tiroid hormonları doğumdan sonra gelişme ve büyüme için mutlaka gereklidir. Yenidoğanlarda tiroid bezinin az çalışması beyin ve sinir sistemindeki gelişmeyi durduracağı için zeka geriliğine neden olur. Bu çocuklarda dil büyüktür.
Ses kaba ve kalındır. Cil kuru ve kalındır. Güçlükle beslenebilirler. Kemik yaşı geri kalır, dişler zamanında çıkmaz. Bu ağır tablo ortaya çıkmadan tanı doğumdan hemen sonra konmalı ve tedavi en kısa sürede başlamalıdır.
Aksi takdirde zeka geriliği kalıcı hale gelir.
Çok üşüme hipotiroidi belirtisi olabilir mi?
Özellikle yaşlılarda çok üşüme hipotiroidinin tek belirtisi olabilir. Metabolizmanın azalmasına bağlı olarak vücut ısısında azalma meydana gelir.
Vücut daha fazla ısı kaybını önlemek için bir savunma mekanizması olarak damarların büzülmesini ve cilt kan akımının azalmasını sağlar. Bu durum soğuğa karşı olan tahammülsüzlüğü iyice artırır.
Hipotiroidi nedeniyle gelişen kansızlık vücudun ısınmasını iyice güçleştirir. Özellikle yaşlı hastalar ellerinin ve ayaklarının sıcak havalarda bile üşüdüğünden yakınırlar.
Hipotiroidi kolesterol düzeyini de etkiliyor mu?
Hipotiroidi hastalarında lipid metabolizmasında azalma oluşur. Bu nedenle kanda lipid düzeyleri artar. Bazen hipotiroidinin tek bulgusu kanda lipid düzeyinin artması olabilir.
Yapılan ölçümlerde hipotiroidi hastalarında kan total kolesterolünde ve kötü kolesterol dediğimiz LDL’nin miktarlarında artışlar olduğu saptanmıştır. Kan kolesterol ve kötü yağların artışı kalp damar hastalıklarının hipotiroidi hastalarında daha sık gelişmesine neden olabilir.
Bu hastalarda hipotiroidi tedavisiyle kan kolesterol ve LDL düzeyleri yavaş yavaş normale döner.
Şişmanlığa yol açıyor mu?
Hipotiroidi metabolizmanın yavaşlamasına sebep olur. Metabolizmanın yavaşlamasına bağlı olarak hipotiroidi bir miktar kilo almaya sebep olabilir.
Ancak tedavi ile alınan kilolar kolaylıkla geri verilemez. Aşırı kilo alma ancak ağır hipotiroidinin olduğu durumlarda ortaya çıkabilir.
Bu durumda da kilo alma çoğunlukla su ve tuz tutulmasına yani ödeme bağlıdır ve hipotiroidinin tedavisiyle düzeltilebilir.
Bu hastalık sık görülüyor mu?
Bu hastalık oldukça sık ve yaygın görülmektedir. Tüm toplum bireylerinde yaklaşık %5 oranında görülmekle birlikte kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır. Yaş ilerledikçe hipotiroidinin görülme sıklığı artar.
Yaşlılarda 20 kadından birinde aşikar veya gizli hipotiroidi görülebilmektedir.
Ailesinde hipotiroidi olanlar, daha önce tiroid hastalığı geçirenler, tiroid ameliyatı olanlar veya radyoaktif iyot (atom) tedavisi olanlarda hipotiroidi görülme sıklığı artmaktadır.
Peki, hipotiroidinin sebepleri neler?
Hipotiroidinin en önemli sebebi Hashimato hastalığı olarak bilinen tiroid bezinin iltahabi ahstalığıdır. Tam olarak mekanizması belli olmamakla beraber bağışıklık sistemindeki bir bozukluktan ortaya çıktığı sanılmaktadır.
Ayrıca, ameliyat ile tiroid bezinin tamamının veya bir kısmının alınması, radyoaktif iyot (atom) tedavisi, lityum gibi bazı ilaçların alınması hipotiroidi sebepleri arasında sayılabilir. Gebelik veya doğumdan sonra, iyot azlığı veya çokluğu hipotiroidinin diğer sebepleridir.
Nadir olarak bazı beyin ve sinir hastalıkları da hipotiroidi yapabilir.
Nasıl teşhis ediliyor?
Hekimin ilk önce hipotiroididen şüphelenmesi gereklidir. Daha sonra tanı koymak çok kolaydır. Kan TSH, T3 ve T4 düzeylerine bakılır. Genellikle T3 ve T4 düzeyleri normalken TSH düzeyinde artış gözlenir.
Daha ileri durumlarda TSH düzeyi çok yükselir ve o durumlarda T3 ve T4 düzeylerinde düşme gözlenir. AntiTPO ve AntiTg gibi antikor denilen kan proteinlerinin düzeyinin de ölçülmesi gereklidir.
Hashimato hastalığında bu değerlerin bazen her ikisi de bazen sadece biri yüksek bulunur. Antikor düzeyleri tedaviyle düzelmez.
Peki nasıl tedavi ediliyor?
Bir kere teşhis edildikten sonra kan TSH düzeyinin normale indirilmesi gerekir. Bunun için T4 hormonu ilaçla dışarıdan verilir. Tiroksin denilen bu hormon uygun dozlarda alınırsa hiçbir zararı yoktur, kullanılması kolaydır yan etki oluşturmaz.
İlaç düzenli olarak sabahları aç karnına alınmalıdır. Ancak unutulmamalıdır ki bu tedavi sadece kan değerlerini düzeltmek içindir. Hastalığın kendisini ortadan kaldırmaz. Bu nedenle hastalar ömür boyu ilaç kullanmak zorundadır.
Ayrıca hastalara demir, B vitamini, folik asit ve selenyum gibi destek tedavilerinin verilmesi yararlıdır.
Источник: //www.leventkabasakal.com/hastalik-turleri/tiroit/hipotiroit/
TİROİD HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?
Tiroid bezi, vücudun en büyük endokrin bezlerinden biridir ve iki bağlı lobdan oluşmaktadır. Tiroid bezi, boğaz bölümünde adem elmasının alt kısmında bulunmaktadır. Tiroid bezi, vücudun kullandığı enerjinin hızını kontrol eder ve protein yapımında rol oynar.
Diğer hormonların vücuttaki hassasiyetini kontrol eden tiroid bezi, özellikle tiroid hormonu üretilmesi için gerekli olan süreçleri kontrol eder. Tiroid bezi, kontrolünde üretilen triiyodotironin (T3) ve tiroksin (T4) hormonlarını düzenler.
Bu hormonlar, büyümeyi düzenleyen hormon olmalarının yanı sıra, vücudun diğer bir çok sistemin fonksiyonlarını da kontrol ederler. T3 ve T4 tiroid hormonları, iyot ve tirosin sentezlenmesini sağlamaktadırlar.
Tiroid ayrıca, kalsiyum dengesini düzenleyen kalsitonin üretilmesini sağlar. Tiroidin hormon üretimi, ön hipofiz tarafından üretilen tiroit uyarıcı hormon (TSH) tarafından düzenlenir. TSH ise, tirotropin salgılayan hormon (TRH), hipotalamus tarafından üretilir.
Tiroid bezinin fazla ya da az çalışması, bazı tiroid hastalıklarının oluşmasına sebep olabilmektedir. Tiroid bezinin fazla çalışması sonucu hipertiroidi meydana gelir ve bu durumun genellikle sebep olduğu hastalığın adı ise, Graves hastalığıdır. Bu tiroid hastalığı bağışıklık ile ilgili olan doğuştan gelen bir hastalıktır.
Tiroid bezinin az çalışması sonucu ise, hipotiroidizm meydana gelir ve bu durumun sebep olduğu en yaygın durum ise iyot eksikliğidir. İyot eksikliği, önlenebilir zihinsel yetersizliğin (engelin) en başta gelen sebebini oluşturmaktadır.
Hipotiroidizmin sebep olduğu en yaygın olarak gözlenen hastalık, Hashimoto tiroiditi adı verilen hastalıktır ve bu hastalık, bağışıklık ile ilgili doğuştan gelen bir hastalıktır. Bunlara ek olarak tiroid bezinde nodüller ve kanser oluşumu da gözlenebilmektedir.
Ayrıca, tiroid bezinde meydana gelebilecek olan diğer bazı hastalıklar ise, tiroidit, toksik adenom, zararsız guatr, subakut tiroidit ve konjenital anomaliler şeklindedir.
Bazı kişiler, mevcut olan birtakım hastalıklarından ya da herhangi başka özelliklerinden dolayı, tiroid bezi hastalıklarına, diğer kişilere göre daha fazla yatkın olmaktadırlar. En fazla da, kadınlar tiroid bezi hastalıklarına yatkınlık göstermektedirler.
Buna göre; geçmişte tiroid problemi yaşamış olan kişiler, tiroid bezi tedavisinde ameliyat olmuş ya da radyoterapi görmüş olan kişiler, guatr, anemi ya da diyabet 1 hastası olan kişiler, özellikle kadınlar risk grubunu oluşturmaktadırlar.
Buna ek olarak; özellikle çocukluk döneminde, baş ve boyun kısmından radyoterapi tedavisi geçirmiş olan kadınlar, ailerinde tiroid kanseri bireylerin bulunduğu kadınlar, guatr geçmişi olan kadınlar ve son olarak, 25-65 yaş aralığındaki kadınlar, tiroid kanseri risk grubunu oluşturmaktadırlar. Ayrıca, tiroid taraması çoğu kadın için tavsiye edilmemektedir.Öte yandan, aşağıda verilen şu tiroid hastalıklarından, kadınlar erkeklerden daha fazla etkilenirler; hipotiroidi bozuklukları, hipertiroidi bozuklukları, tiroidit (özellikle doğum sonrası), guatr, tiroid nodülleri ve tiroid kanseri.
Tanısı
Tiroid hastalığının tanısını koymak biraz zor olabilmektedir. Çünkü, tiroid hastalıklarının belirtileri, birçok hastalığın belirtisi ile büyük benzerlikler göstermektedir. Doktor, öncelikle, ailede tiroid problemi olup olmadığını soracaktır.
Daha sonradan fiziksel muayene ile, boyun bölgesinde bulunan tiroid nodüllerini kontrol edecektir.
Eğer, bu aşamada bir sıkıntı fark ederse, ya da şikayet edilen belirtiler çok yoğun ise, bu defa fiziksel muayeneye ek olarak, birtakım test ve analiz isteyecektir.
Buna göre, tiroid tanısı için; hormon testi özellikle TSH, yani tiroid düzenleyici hormon için kan testi yapılabilmektedir. Ayrıca, radyoaktif iyot alımı testi, tiroid taraması (sıcak nodüller, ılık nodüller ve soğuk nodüller), tiroid ultrasonu ve tiroid ince iğne biyopsisi gibi testler yapılmaktadır.
Tedavisi
6 temel tiroid hastalığının tedavisi şu şekilde yapılmaktadır. Buna göre, hipotiroidi tedavisi, hormon içerikli ilaçlar yardımı ile yapılabilmektedir. Hipertiroidi tedavisi, ilaç (antitiroit ilaçlar, ve beta-blokerler ile), radyoaktif iyot ve ameliyat yöntemleri kullanılmaktadır.
Postpartum (hamilelik sonrası) tiroidit tedavisi için, ilaç kullanılmaktadır. Guatr tedavisi için, ilaç tedavisi ve eğer ihtiyaç duyulursa ameliyat yapılmaktadır. Tiroid nodüllerinin tedavisi için birkaç farklı yöntem kullanılmaktadır. Bunlar; hastayı takip etme, ameliyat ve radyoaktif iyot tedavisi şeklindedir.
Tiroid kanserinin tedavisi ise, ameliyat, ameliyat sonrası radyoterapi ve ilaç ile yapılmaktadır.
1.Hipotiroidi Hastalığının Belirtileri
Tiroid bezinin oldukça az çalışması sonucu ortaya çıkan bir tiroid hastalığı olan hipotiroidi, metabolizmayı ve birçok vücut mekanizmasını yavaşlatmaya sebep olmaktadır. Hipertiroidi tedavisi (radyoaktif iyot) görmek, radyasyon yöntemi ile kanser tedavisi görmek ve tiroid bezinin alınması gibi durumlar, hipotiroidizm hastalığına sebep olabilmektedir.
Hipotiroidi hastalığının belirtileri ise şu şekilde kendini göstermektedir;
Bu hastalığın semptomları kendini yavaş gösterebilmektedir, hatta yıllarca anlaşılamama durumu da söz konusudur. Hipotiroidinin en belirgin semptomu, halsizlik ve yorgunluk halidir. Daha sonradan, metabolizma yavaşlamaya başlar ve diğer belirtiler de kendini gösterir.
Bu belirtiler; aşırı üşüme, kabızlık, kaslarda güçsüzlük, zayıflık, fazla yemek yenilmemesine rağmen kilo alınması, eklem ve kemiklerde gelişen ağrılar, üzgün ve depresif ruh hali, çok yorgun hissetmek, ciltte solgunluk ve kuruluk oluşması, saçların kuruması ve zayıflaması, yavaş kalp ritmi, normalden çok daha az terleme, yüzde şişkinlik, seste boğukluk, normalden daha fazla miktarda gelen regl kanamaları şeklindeki belirtilerdir.
2.Hipertiroidi Hastalığının Belirtileri
Tiroid bezinin çok fazla çalışması ve vücudun ihtiyacı olan miktardan çok daha fazla oranda tiroid hormonu üretmesi sonucu ortaya çıkan hastalığa hipertiroidi adı verilmektedir. Bu durum, metabolizmayı ve kalp ritimlerini etkilemektedir. Hipertiroidi hastalığının belirtileri kendini oldukça yavaş şekilde göstermektedir. Ama en belirgin semptomu, hızlı metabolizmadır.
Hipertiroidi hastalığının diğer belirtileri; çok fazla yemek yenilmesine rağmen yaşanan kilo kaybı, normalden çok daha fazla iştahın açık olması, hızlı ya da düzensiz kalp ritimleri ya da çarpıntı, sinirli ve endişeli ruh hali, hırçınlık ve asabiyet, uyku problemleri, el ve parmaklarda titreme, artan terleme, diğer insanlara göre daha fazla sıcak basması yaşamak, kaslarda güçsüzlük, ishal ya da bağırsakların çok çalışması, regl döneminde normalden az miktarda kanama yaşanması, gözlerde şişkinlik, kızarma ve tahriş yaşanması gibi belirtilerdir.
3.Tiroidit Hastalığının Belirtileri
Tiroidlerin iltihaplanması sonucu oluşan hastalığa tiroidit adı verilmektedir. Bu hastalık direkt olarak bağışıklık sistemini etkilemektedir.
Diyabet 1 ve romatizmal eklem iltihabı gibi hastalıklar, genetik faktörler, virüs ya da bakterilere bağlı olarak gelişen enfeksiyonlar ve bazı ilaç türleri tiroidit hastalığa sebep olmaktadır.
Tiroidit hastalığının en yaygın olarak gözlenen türü, Hashimoto hastalığı ve postpartum tiroidit hastalığı şeklindedir.
Özellikle postpartum tiroiditi yani hamilelik sonrası tiroiditi hastalığının belirtileri şu şekildedir; bu hastalıkta kadınlar, oldukça yorgun ve ruhsal olarak da güçsüz hissederler.Postpartum tiroiditi ya da tiroiditi hastalığı, doğumdan 1 ile 4 ay arası özellikle ilk 2 ay, hipertiroiditi belirtilerini gösterebilmektedir. Daha sonraki 4 ile 8 ay sonrası dönemde, özellikle 6 ile 12 ay sonrasında, hipotiroiditi belirtileri gözlenebilmektedir.
Ayrıca, diyabet 1 hastaları, viral ve bakterili hepatit hastaları risk grubunu oluşturmaktadır.
4.Guatr Hastalığının Belirtileri
Tiroid bezinin olağandışı şekilde büyümesine bağlı olarak gelişen guatr hastalığı, sadece kısa bir süreliğine ortaya çıkabilir ve tedavi edilmeden devam edebilir.
Guatr hastalığı kadınlarda daha yaygın olarak gözlenir ve özellikle menopoz öncesi kadınlarda daha sık rastlanır.
Hashimoto hastalığı, Grave hastalığı, tiroid nodülleri, tiroidit ve tiroid kanseri guatr hastalığının oluşmasına sebep olabilmektedir.
Guatr hastalığının belirtileri ise; boyunda şişkinlik, ellerde yumru oluşması, boğazda gerginlik hissi, öksürük, yutkunma ve nefes alıp vermede sıkıntı yaşanması gibi belirtilerdir.
5.Tiroid Nodüllerinin Belirtileri
Tiroid nodülleri, tiroid bezinin şişmesi sonucu oluşmaktadır. Nodüler, katı olabilir ya da içi sıvı veya kan dolu olabilir. Tiroid nodülleri, hem kadınlarda hem de erkeklerde gözlenebilmektedir.
Ayna karşısına geçilip, hafifçe çene kaldırdığında, tiroid nodülleri belirgin olarak görülebilmektedir. Tiroid nodüleri, zararsız iyi huylu olabileceği gibi kanserli de olabilmektedir.
En belirgin semptomu, adem elmasının altında şişkinlik oluşturması ve yorgunluktur.
6.Tiroid Kanserinin Belirtileri
Tiroid kanseri, tiroid bezinde kanser oluşması sonucu gelişen bir hastalıktır. 25 ile 65 yaş arasındaki kadınlar, çocukluğunda radyoterapi görmüş olan kadınlar, guatr geçmişi olan kadınlar, aile bireylerinde tiroid kanseri geçirmiş kişilerin olması gibi etkenler, tiroid kanseri risk grubunu oluşturmaktadır.
Tiroid bezinde kanserli hücrelerin çoğalması sonucu ortaya çıkan tiroid kanserinin belirtileri, oldukça sinsi ve gizli olabilmektedir.
Fakat, boğazda şişkinlik ve yumru oluşması, yutkunma problemlerinin yaşanması ve boğuk ses tiroid kanseri belirtilerinden olabilmektedir. Şişkinlik ve yumru oluşması, aynı zamanda iyi huylu nodül belirtisi de olabilmektedir.
Bundan dolayı, boğaz bölgesinde nodül oluşması durumunda bir doktora gidilmesinde fayda olacaktır.Источник: //evdesifa.com/tiroid-hastaliginin-belirtileri-nelerdir/
Göz Altı Şişlikleri Hangi Hastalıkların Belirtisidir?
Göz altı torbalarının hangi hastalıkların habercisi olduğu konusu uzun süredir tartışılıyor. Önemli rahatsızlıkların dışında basit düzensizliklerde buna sebebiyet verebiliyor.
Yalnızca estetik bir kusur gibi gösterilen göz altı şişlikleri aslında sağlığımızı riske eden en önemli faktörlerden biridir. Bu açıdan baktığımızda da tedavisinin yapılması şart diyebiliyoruz.
Göz Altı Şişlikleri Hangi Hastalığın Habercisidir?
Göz altı şişliği hangi hastalığın belirtisidir diye merak edebilirsiniz. Bilhassa ailesinde göz altı torbaları olan ve bu öykü haricinde kendiside aynı dertten muzdarip kişilerde daha sık gözlemlenir. Endişenin kaynağı kalıtsal olarak bu sorunla yüzleşmek değildir. Aksine bu sorunun farklı bir hastalığın temelini hazırlayıp hazırlamadığıdır.
Aslında gözümüzün çevresinde bulunan bölüm birçok kısımla bağımsız gibi görünüyor. Ancak genel olarak göz altı şişliklerinin nedenleri sistemik rahatsızlıklardan enfeksiyona kadar uzanabiliyor.
Burada ilk olarak dikkat edilecek olan husus yine kalıtsal detaylardır.
Ailenizden size miras kalan gözaltı torbaları ile herhangi bir hastalık ile ilgili belirliler gözlemleniyor mu sorusunun cevabı araştırılmalıdır.
Göz altı şişliği hastalığın habercisi mi sorusuna ise aşağıdaki risk faktörleri ile cevap bulabiliriz.
- Böbrek Hastalıkları
- Karaciğer Rahatsızlıkları
- Kalp ve Damar Sorunları
- Kas Zayıflığı
- Hormon Düzensizliği
- Kist Oluşumları
Aslında çok yoğun bir hastalık olasılığının olmadığını düşünebilirsiniz. Fakat kalp ve damar, karaciğer ya da böbrek gibi tüm vücudumuzu ilgilendiren majör organların sağlığından söz etmekteyiz.
Yani yeteri kadar ciddi bir rahatsızlığın habercisi olabilme ihtimali var. Hormon düzensizlikleri genellikle günlük yaşantımız esnasında da gözlemlenebilir.
Kadınların hamilelik ve regl süreçleri buna dahildir.
Oluşmuş yağ bezeleri zamanla deri altında ufak ve zararlı kistlere dönüşebilir. Bu nedenle doktorlar estetikten ziyade sağlığınız için cerrahi müdahale ile göz altı şişliklerini almayı öneriyor.
Göz Altı Şişliği Göze Zarar Verir Mi?
Göz altı şişmesi için hangi doktora gitmeliyim diye soruyorsanız muhtemelen bu sorunla yüz yüzesiniz. Ancak bu tip rahatsızlıklarda hangi doktor bakar sorusunun mantıksız olduğunu belirtmeliyiz.
Çünkü tahmin edeceğiniz üzere yukarıdaki hastalıklar için size birçok farklı test ve tetkik uygulanacak. Doğal olarak gözün altında şişlik görüldüğünde vakit kaybetmeden doktora başvurmanız önemlidir.
Göz doktoruna veya dermatoloji uzmanına çıksanız da sizi diğer polikliniklere gönderecektir.
Hastalığın habercisi olduğu iddia edilen göz altında morluk ve şişlik için tedaviyi aksatmak göze zarar verebilir. Bu sebeple hemen doktora gitmeliyim diyerek randevunuzu oluşturmanız gerekir. Göz şişliği başka rahatsızlıklar için bir sinyal olabilir.
En azından belirtileri netleşmemiş farklı hastalıkların tanısının yapılabilmesi için bazı tetkikler uygulanabilir. Göze zararlı olabilmesi için fizyolojik yapıyı bozacak düzeyde yağ bezesine sahip olmanız gerekir.
Bu durum bilhassa göz kapaklarını etkileyerek fiziksel anlamda sorun yaratır.
Yaş Aralıkları | Oluşma İhtimali |
20-30 | %20 |
30-40 | %50 |
40-50 | %70 |
50 ve üstü | %90 |
En riskli yaş grubunun 30 ve 40 yaş arası olduğu söylenmektedir. Fakat uzmanlar burada 20 ile 30 yaşları arasında olanları uyarmayı tercih ediyor.
Olabildiğince düşük bir ihtimalle gözünüzün altında şişliği hissetme ihtimaline sahipsiniz. Buna hangi doktor bakar demek yerine vakit kaybı yaşamadan herhangi bir hekime başvurunuz.
Sizin göz sağlığınızdan böbreğinize, karaciğerinizden hormonlarınıza kadar uzanan bir test süreci yaşanacaktır.
Göz Altı Şişliği Tedavisi Neye Göre Seçilir?
Tabi ki göz altı şişliği geçmek için uygun ve doğru tedaviye bakar. Çünkü diğer belirtiler ne olursa olsun sebebi üzerinden yola çıkarak seçim yapmak zorundasınız. Günümüzde dermatolojik sorunlardan kaynaklanabileceği gibi göz hastalıkları ya da sistemik rahatsızlıklardan ötürüde böyle bir durum yaşanabilir.
Birçok kişinin göz altı şişliğine tedavi ararken bulduğu bitkisel metotlar uyguladığı biliniyor. Aslında göz altı şişliği hangi hastalığın belirtisidir sorusuna net cevap bulduktan sonra bu sistem uygulanabilir.
Çünkü altında yatan sebep vitamin ve mineral eksikliği, beslenme düzensizliği ya da yeterli su içmemek olabilir. Bol A vitamini takviyesiyle bunun üstesinden gelinebilir. Ancak göz altı torbaları ve şişliğe hangi hastalık sebep oluyor sorusu tedaviden daha önemlidir.
Tespiti ile beraber doğru yöntem doktorunuz tarafından size iletilecektir.
Kaynaklar
(Sizin oyunuz ilk olsun)
Loading…
Источник: //gozebak.com/goz-alti-sislikleri-hangi-hastaligin-belirtisidir.html
Göz torbaları tiroid belirtisi olabilir!
“Günümüzde birçok kişi yaştan bağımsız olarak gözlerinin yorgun görünümünden şikayetçi” diyen Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr.
Aysun Bölükbaşı Mamak, göz çevresi gençleştirmede tedavi şeklini ve sonuçlarını etkileyen önemli noktalar hakkında bilgi verdi. Mamak’a göre genç yaşlarda göz altında görülen göz torbaları sorunu da tiroid hastalığı belirtisi olabiliyor.
Ayrıca hashimato hastalığı veya tiroid nodülü varlığından özellikle alt göz kapağı etkileniyor.
Göz çevresi gençleştirmede yol Haritası nasıl olmalı?
Göz altlarındaki koyu halkalar ve torbalanmalar, 30’lu yaşlarla birlikte belirmeye başlayan kaz ayağı çizgileri ve göz kapağındaki sarkmalar yüzde yorgun bir ifadeye neden oluyor. Bu sorunlarla vedalaşmak isteyenler ise son dönemlerde botoks, somon DNA, highlight gibi uygulamalara ve estetik operasyonlara yoğun ilgi gösteriyor.
“Günümüzde birçok kişi yaştan bağımsız olarak gözlerinin yorgun görünümünden şikayetçi” diyen Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Aysun Bölükbaşı Mamak, göz çevresi gençleştirmede tedavi şekli ve sonuçlarını etkileyen önemli noktalar hakkında bilgi verdi.
20’li yaşlardan 70 yaşlarına dek değişik yaş gruplarının benzer sorunla karşı karşıya kaldığını ancak çözüm önerilerinin yaşa ve soruna bağlı olarak değişiklik gösterdiğini belirten Mamak, “Genç ve orta yaşlarda göz altlarında meydana gelen koyu halkalar ve torbalanma sorununda ülkemizde çok sık görülen tiroid hastalığının sorgulanması çok büyük önem taşır. Hashimato hastalığı veya tiroid nodülü varlığında özellikle alt göz kapağı etkilenmektedir” diyor. Bu durumun varlığının tedavi şeklini ve sonuçlarını da etkilediğini söylüyor.
Hangi yaşta hangi uygulama daha doğru olur?
– Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Aysun Bölükbaşı Mamak’a göre “ailesel bir koyu halkalanma” durumu varsa, özellikle cilt kalitesini artıracak ve aydınlanma sağlayacak hyalüronik asit içerikli mezoterapi, ışık ve aydınlatma sağlayacak ürünler, somon DNA aşısı ve polinükleotid enjeksiyonları gibi işlemler 20’li yaşlardan itibaren uygulanabiliyor.
– 30’lu yaşlardan itibaren göz çevresinde kaz ayağı çizgileri belirmeye başlıyor. Bu çizgilerin belirginleşmesi hem kaşın aşağı düşmesine hem de göz çevresinin yaşlı ve kırışık görünmesine sebep oluyor.
Dozunda ve yerinde yapılan botoks uygulaması ile hem çizgiler açılıyor hem de düşen kaş tekrar eski seviyesine dönüyor. Botoks alın bölgesine de uygulandığında ise istenilen kaş şekli de sağlanmış oluyor.
Özellikle bu yaşlarda botoks uygulanmaya başlanması çizgilerin derinleşmesini de önlüyor.
:: Cinsel perhiz süresi tüp bebek başarısını etkiliyor
– PRP enjeksiyonu göz çevresi aydınlatmada son derece başarılı olsa da 40’lı yaşlardan itibaren yapılması daha uygun bir işlem.
40’lı yaşlarda üst göz kapağında düşme ve fazla derinin olmaya başlaması bir diğer yaşlanma şekli… Bu bazen beraberinde göz altlarında torbalanma da meydana getirebiliyor. Bazı durumlarda bu torbalanma göz altı dolgusu ve botoks uygulaması yaparak azaltılabiliyor.
Özellikle dolgu uygulamaları arasında en popüler olan highlight uygulaması olarak bilinen elmacık kemiğinin belirginleştirilmesi alt göz kapağında belirgin bir düzelme sağlıyor. Bunun dışında daha belirgin olan göz altı torbalarının alınması küçük bir operasyonla mümkün.Son zamanlarda sıkça uygulanan bu ameliyat ile hem göz altı torbaları azalmış oluyor hem de ameliyat sonrası morarma ve şişme çok daha az görülüyor.
Üst göz kapağı ameliyatı ile gençleşme
Üst göz kapağı ameliyatının da göz çevresi gençleştirmede etkisi oldukça fazla. Üst göz kapağı etli yapıya sahip olup far veya kalem çekme problemi olanlarda ise hem göz kapağındaki fazla yağ hem de fazla deri uzaklaştırılarak gözlerin daha çok ortaya çıkması sağlanıyor. Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr.
Aysun Bölükbaşı Mamak, “Göz kapağı ameliyatı esnasında yüze ve göz çevresine yapılacak yağ ve kök hücre enjeksiyonu ise bence bu ameliyatın bonusu gibi düşünülebilir.
Yağ dokusu içerisinde bulunan kök hücre hem cilt dokusunu besler, gözeneklerin sıkılaşmasını sağlar hem de kanlanma artışı yaparak ciltte aydınlanmaya sebep olur” diyor.
Kişiye özel işlemler önemli
“Kişiye, cinsiyete, yaşa ve şikayete yönelik işlemler özel olarak planlandığı takdirde optimal sonuçlar elde edilir” diyen Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr.
Aysun Bölükbaşı Mamak, en önemlisinin ise yaşa göre planlama yapmak olduğunun altını çiziyor ve küçük yaşlarda yapılan bazı işlem ve operasyonların kişinin daha genç değil, tersine daha yaşlı bir görünüme sahip olmasına sebep olduğunu belirtiyor.
Источник: //www.womensstyletr.com/goz-torbalari/
Göz Altı Torbaları Nasıl Geçer Bitkisel Çözüm Tedavisi
göz altı torbaları nasıl geçer
Sağlıklı, gülen bir yüze, rengarenk gözlere sahip olsanız da; göz çevrenizdeki siyah halkalar, göz altı torbaları her zaman sizin için sorun teşkil edecektir.
Akşamdan kalma görüntüsü veren, sanki hastalıktan yeni çıkmış bir yüz izlenimi veren göz altı çevresi problemleri için en pratik çözüm yollarını sizin için araştırdık.
Göz altı torbaları nasıl geçer, göz altı torbaları tedavisi, göz altı torbaları için bitkisel tedavi yöntemleri aşağıdaki yazımızda ayrıntılı olarak yer alıyor.
Göz Altı Torbalarına Bitkisel Çözüm
Göz altı torbaları, göz altında meydana gelen siyahlıklar, şişkinlik bizleri yaşlı ve yorgun hatta hasta gibi göstermektedir. Göz altı torbaları nasıl geçer konulu yazımızda, göz altı torbalarının giderilmesi için, siyahlıkların yok edilmesi için bitkisel yöntemlerin yanında beslenme ve yaşam biçiminize ilişkin ipuçlarından da bahsetmeliyiz öncelikle.
Göz altı torbaları neden olur?
Göz altı torbaları neden olur diye düşünürsek, en çok yorgunluk, stres nedeniyle ve de genetik faktörlerin sebep olduğu yaşlanma belirtileri cevap olarak karşımıza çıkar. Yorgunluk, akşamdan kalma, düzensiz bir hayat en büyük sebebi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Örneğin uzun saatler bilgisayar başında olmak, tv seyretmek, uykusuz kalmak, göz altı torbalarını tetikleyen sebeplerdendir.
Göz altı torbaları, göz altında bulunan yağ keseciklerinin fıtıklaşmasından dolayı oluşur. Aslında bu yağ kesecikleri göz çevresinde bulunan bir çok kasın arasında bir tampon görevi görmektedir. Zaman içinde bağ dokusu ve deri gevşerse, kaslar uzun süre kasılı kaldığından dolayı bu göz torbalarında fıtıklaşmalar meydana gelir.
Stresli bir yaşam, kaslarda kasılmayı arttıracağından dolayı, keseciklerin üzerine basınç yaparak bunların fıtıklaşmasına sebep olur.
Diğer bir etken de genetik faktörlerdir. Eğer ki annemizde, onun annesinde bu şekilde bir göz torbası oluşumları var ise, bizimde böyle bir durumla karşılaşmamız çok büyük bir olasılıktır.
Göz altı torbaları bazı hastalıkların belirtisi olabilir
Göz altı torbaları, göz çevresindeki siyahlaşmalar, bir hastalığın nedeni de olabilir.
Çünkü göz altı torbaları, doktorları böbrek hastalığının varlığı konusunda uyaran etkenlerden birisidir.
Göz altı torbaları aşırı tuz tüketimi sonucunda vücutta sıvı birikmesine sebep olup, böbreklerin aşırı yorulmasına sebep olacak bir takım hastalıkların belirtisi olabilir.
Göz altı torbalarına bitkisel tedavi
Göz altı torbalarını tedavisi için yaşam biçimimizde de değişiklikler yapmamız gerekir.
- İlk olarak yiyeceklerinizde kullandığınız tuzuazaltmalısınız. Çünkü tuz aslında göz altı şişkinliklerinin en önemli sebeplerinden birisidir. Tuz aynı zamanda yüksek tansiyon nedenlerinin de başında gelir. Gün içinde eğer tuzlu gıdaları çok tüketirseniz, hele ki bu bir günden daha fazla sürerse, ertesi gün sabah kalktığınızda belirgin bir şişkinlik göreceksiniz. Göz altı şişkinliği, yorgun görüntüyü azaltmak istiyorsanız gün içinde tükettiğiniz tuzu azaltmalısınız.
- Alerjiniz var ise, alerjenlerden uzak durmaya çalışın. Eğer kronik alerjik bir bünyeye sahipseniz, bu konuda dikkat de etmiyorsanız, ilk etkilenecek organlarınız gözleriniz olacaktır. Sulanmış, şişmiş gözler, göz torbaları istemiyorsanız alerjenlerden uzak durmalı ve doktorunuzun verdiği alerji ilaçlarını düzgün kullanmalısınız.
- Sinüsleri tıkalı olan insanların sinüsleri açması da göz altı şişliğini gideren diğer bir yöntem olarak önerilebilir. Sinüzitten muzdaripseniz, göz altlarınızın, göz ve kaş çevrenizin dolması, şişmesi, siyahlaşması mümkündür. Tuzlu su solüsyonları kullanarak burun ve geniz bölgenizi temizlemek, göz altı torbalarının, siyahlıkların önlenmesine yardımcı olacaktır. Sürekli burnu tıkalı insanların göz altı torbalarının daha belirgin olduğunu gözlemleyeceksiniz.
- Rahat bir uyku almaya çalışın. Yatmaşeklinizden, yastığınızın yüksekliğine kadar bir dizi sizin rahat uyku çekmenizi sağlayacak önlemler alın. Göz altı torbaları ile uyanmak istemiyorsanız,yüzükoyun yatmaktan vazgeçin.
- Yatmadan önce makyajınızı mutlaka temizlemeye özen gösterin. Özellikle göz çevresi makyajıyla uyumayın. Cilt tipinize uygun bir yüz temizleyici kullanarak göz makyajınızı çıkarıp, uyuyun. Makyajla uyumak başlı başına cildi erken yaşlandıran bir etkendir, bunu unutmayın.
- Özellikle alkolden (ve sigaradan da uzak durmalısınız ) uzak durmaya çalışın, gün içinde çok geç saatlerde alkol alıp, yorgun bir halde uyursanız, ertesi sabah vücudun bu yorgunlukla başa çıkamadığını ilk olarak göz altı torbalarından anlayacaksınız. İçmek zorunda kalırsanız, çok geç saatlerde yatmadan önce mutlaka içmeyi kesin, bol su alın yatmadan önce ve yatağa o şekilde girin. Ayrıca bir önlem olarak da makyajınızı temizledikten sonra koruyucu bir nemlendiriciyi gözlerinizin çevresine sürmelisiniz.
- Göz çevrenizi korumak için güneşinzararlı ışınlarından mutlaka korunun. Güneş kremi için kaliteli bir yüz güneş koruyucusu edinin. Göz çevresi vücudumuzda en çabuk kırışan bölgedir, bunu unutmayın. Her gün dışarı çıkmadan mutlaka göz çevreniz ve yüzünüz için güneş koruyucu bir krem kullanmayı kural haline getirin. Ayrıca kullandığınız güneş gözlüğünüz gözlerinizin etrafını tam kapatacak genişlikte olmalı.
- Beslenme biçiminde mutlaka bol kalojen arttırıcı gıdalar tüketin. Çünkü kolojen proteinli gıdalar vücudumuza, cildimize elastikiyet vermektedir. Ölü hücrelerden arınmamızı sağlamaktadır. Yaşlandıkça kalojen oranı vücudumuzda gittikçe azalmaktadır. Bu nedenle cildimizin elastikiyeti azalmaktadır yaşla birlikte. Bu nedenle kalojen depolayacak gıdalara yönelmeli, bu gıdaları sürekli bir biçimde vücudumuza almalıyız. Böylece cildimiz daha dayanıklı, elastik ve gergin olacaktır. Bunun için, tavuk suyu, sarımsak, ıspanak, portakal, somon gibi kalojen artırmaya yardımcı gıdaları soframızdan eksik etmemeliyiz.
Aşırı su tüketmek de göz altı torbalarına sebep olur bunu unutmayın. Ayıca aşırı yağlı kremleri göz çevrenize asla sürmeyin.
Göz altı torbaları için evde göz maskesi uygulaması yapabiliriz. Soğuk ve buz içeren bu maskeleri yaklaşık on dk. kadar gözlerimizde tutmak, göz altı dokusunu sıkılaştırmaya göz altlarımızda rahatlamaya yardımcı olacaktır.
Soğuk patates dilimleri, salatalık dilimleri de maske şeklinde gözlerimizde tutulabilir.
Soğuk çay maskesi de göz altı torbalarının giderilmesi için diğer bir yöntemdir. Bir miktar pamuğa batırılmış demlenmiş siyah çay ile gözlerin yaklaşık on onbeş dk. kadar dinlendirilmesi faydalı olacaktır.
Göz altı torbalarının bitkisel çözüm tedavisi
Göz altı torbaları için bitkisel tedavi, doğal tedaviler de bulunmaktadır. Örneğin patates halkaları salatalık halkaları ile soğuk kompres uygulamak bir çözümdür.
1 yemek kaşığı kadar badem yağı, bir yemek kaşığı kadar soya yağı ve bir yemek kaşığı kadar avokado yağını karıştırın bir kapta. Sonra bunu haftada üç kez yatmadan önce göz çevrenize dairesel hareketler ile masaj ile yedirin. Sabah ise ılık bir su ile yüzünüzü yıkayın, yumuşak bir havlu ile güzelce kurulayın.
Göz altı torbaları ibrahim saraçoğlu kürü
Göz altı torbaları ibrahim saraçoğlu kürü uygulayabilirsiniz. Bir su bardağı suyu kaynatalım, bir tatlı kaşığı lavanta bitkisi ilave ediyoruz. On dakika kısık ateşte kaynatıyoruz, sonra ateşten alıp süzüyoruz. Süzdükten sonra ılınmaya bırakıyoruz. Akşam yemeklerinden iki saat sonra bir çay bardağı içiyoruz.
Göz altı torbaları ibrahim saraçoğlu kürü olarak ikinci bir önerimiz de, üzüm çekirdeği yağı soğuk pres; her akşam yatmadan önce bir miktar soğuk pres üzüm çekirdeği yağını parmak uçlarımıza alarak, göz çevremize masaj yapıyoruz.
Göz altı torbaları nasıl tedavi edilir
Eğer göz altı torbalarınız, düzensiz yaşama, alkol, bilgisayar kullanmak, beslenme gibi sebeplerden kaynaklanıyorsa, tedavi olarak genellikle düzenli yaşam, iyi uyku, kremler, göz maskeleri, bakım ürünleriyle tedavi edilebilir.
Eğer göz torbalarınız genetik faktörlerle ilgili ise, yaşlanma sonucu artık kaçınılmaz ise bunun için basit cerrahi yöntemler uygulanabilir. Plastik cerraha başvurularak, göz çevresi estetiği ile göz torbalarının neden olduğu görüntüden kurtulmak mümkündür.
Источник: //saglikloji.com/goz-alti-torbalari-nasil-gecer-bitkisel-cozum-tedavisi/