Hiv/aids tedavisinde önemli gelişme sağlandı ve artık kronik bir hastalık

1 Aralık Dünya AIDS günü nedeni ile HIV Enfeksiyon Derneği tarafından düzenlenen basın toplantısında HIVEND Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, AIDS’in dünü bugünü ve yarınını anlatırken Türkiye’de ki durumu şöyle özetledi: “Ülkemizde ilk vaka bildiriminin yapıldığı 1985 yılından beri yaklaşık 13.000 kişi hastalığa yakalanmıştır. Gerçek rakam bu sayının çok üstündedir.
Ülkemiz yeni tanı sayısının giderek arttığı ülkelerden biridir. Son yıllarda her yıl ortalama 1000-2000 kişiye tanı koyulmaktadır. HIV/AIDS artık tedavi edilebilir bir hastalık yani “Kronik bir hastalıktır”. Gelişen tedaviler ile hastalık kontrol edilebilir bir noktaya gelmiş olup, yaşam süresi 25-30 yaşlarındaki hastalarda en az 30-40 yıla kadar çıkmıştır.
”
AIDS artık ölümcül değil, kronik bir hastalık olarak kabul edilmeli
Prof. Dr. Fehmi Tabak hastalığın tanısından tedaviye kadar olan süreçle ilgili bilgi verdi: “HIV, ‘İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü’ anlamına gelir. Bir kişi bu virüsle enfekte olduğunda, o kişi “HIV pozitif” olur.
HIV bulaştığı zaman virus bağışıklık sisteminin organizatörü ve planlayıcısı olan CD4 lenfositleri adı verilen beyaz kan hücrelerine yerleşerek çoğalmaya başlar.
Zamanla bu hücrelerin sayısı kanda azalmaya başlar ve bu azalma kritik bir sayıya indiğinde enfeksiyonlara, bazı kanser türlerine karşı bağışıklık sistemimizin koruma fonksiyonunu zayıflatır. Sonuçta normal insanda hastalık yapması zor olan mikroorganizmalar, bu kişilerde çok kolay hastalıklara yol açabilir.
Sağlıklı bir kişide genellikle 600 ile 1200 arasında bir CD4 sayısı vardır. CD4 sayısı 200’ün altına düştüğünde, kişinin bağışıklık sistemi ciddi şekilde zayıflar bu nedenle fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserler kolayca gelişebilir.
Bu aşamadan sonra kişi AIDS tanısı alır. AIDS “Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu” anlamına gelir. Her iki terim aynı hastalığı tanımladığından kafa karıştırıcı olabilir.
AIDS’i, HIV’in neden olduğu hastalığın ilerlemiş hali olarak da tanımlayabiliriz.
HIV ile enfekte olan kişi bir süre sonra grip benzeri bir hastalık geçirebilir. Bu döneme “Primer HIV Enfeksiyonu” ya da “Akut Retroviral Sendrom” adı verilir. Kısa süren bu dönem atlatıldıktan sonra (15-20 gün) sessiz döneme girilir (Latent Dönem).
Kişiden kişiye değişmekle birlikte yaklaşık 2-10 yıl süren bu dönemde, genellikle hastalıkla ilgili hiçbir bulgu ve belirti olmayabilir. Bu dönem içinde CD4 sayıları azalmakta ve vücuttaki virüs miktarı artmaktadır.
Son olarak, CD4 sayılarının kritik düzeylere gelmesi ile (< 200) hastalarda fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserler ortaya çıkmaya başlar.
HIV tanısı nasıl koyulmaktadır?
HIV tanısı için herhangi bir laboratuvarda test yaptırmanız gerekmektedir. Virüse karşı gelişen antikorları gösteren anti-HIV testinin pozitif bulunması ile tanı koyulmaktadır.
Basit, ucuz ve birçok laboratuarda yapılan bir testdir. Bulaşma sonrası yaklaşık ilk 10 gün içinde (7-15 gün) pozitif hale gelmektedir.
Tekrarında da pozitif bulunursa doğrulama testi yapılarak kesin tanı koyulur.
HIV tedavi edilebilir bir hastalık mıdır, öldürücü müdür?
Yaklaşık 20 yıl önce başlayan 2-3 ilacın birlikte kullanıldığı tedaviler ile hastalık kontrol altına alınmaya başlamıştır.
Bu gelişmelerin sonucunda artık hastalarımızı yan etkileri olmayan, günde 1 veya 2 tablet kullanarak tedavi etmekteyiz.
Bu tedaviler ile hastalık kontrol edilebilir bir noktaya gelmiş olup, yaşam süresi 25-30 yaşlarındaki hastalarda en az 30-40 yıla kadar çıkmıştır.
Bir şeker hastası veya bir kalp hastasının bir avuç ilaç aldığı günümüzde HIV tedavisindeki bu gelişmeler çok sevindiricidir. Burada akıldan çıkarılmaması gereken nokta HIV bulaşması için riskli davranışlarda bulunan kişilerin erken dönemde test yaptırarak, hastalık fazla ilerlemeden tedaviye başlayabilmesi çok önemlidir.
Tedavide tüm dünyada hedef 90-90-90’dır.
Yani hastaların en az %90’ına tanı koyulsun, tanı koyulanların en az %90’ı tedaviye başlamış olsun ve tedavi alanların en az %90’ının kanında virus saptanamaz düzeylerde bulunsun.
Ülkemizde tanı koyulan hastaların tedavi erişmesi açısından bir sorun bulunmamaktadır. Önümüzdeki yıllarda hastalığın tüm paydaşları (hastalar, hekimler, Bakanlık) bu hedefi gerçekleştirmeye çalışacaklardır.
Tedavideki gelişmeler sonucunda sadece ilaçlar hastalığı kontrol altına almakla kalmayıp, aynı zamanda bulaşmayı da engellemekte olduğu gerçeğini hiç unutmamamız gerekir. Basın toplantısında söz alan HIVEND İkinci Başkanı Doç. Dr. Hayat Kumbasar Karaosmanoğlu hastalığın bulaşma yolları ve hastaların yaşadığı zorluklara dikkat çekti:
Kan (adet kanı dahil) ve kan ürünleri, semen ve seminal sıvı, vajinal salgılar, anne sütü, aynı enjektörün paylaşılması (özellikle damar içi madde kullananlarda), dövme ve piercing, kaza ile enjektör iğnesinin ele batması (HIV pozitif kişinin), kan nakli, anneden bebeğe (doğum öncesi, doğum sırasında, doğum sonrası) ve organ nakli (organ verici HIV pozitifise) sıklıkla karşılaşılan bulaşma yollarıdır.
Özellikle cinsel yolla bulaşmaktadır. Vajinal seks, kadınlarla veya erkeklerle yapılan anal seks ve oral seks ana bulaşma yollarıdır. Bu açıdan bakıldığında HIV bulaştırma riski büyük oranda prezervatif kullanarak azaldığı akıldan çıkarılmamalıdır.
Hangi yollar ile HIV bulaşmaz?
Tükürük, gözyaşı, ter, dışkı veya idrar, sarılma, öpüşme, masaj, el sıkışmak, böcek-sivrisinek ısırıkları, HIV pozitif olan biriyle aynı evde yaşamak ve HIV pozitif olan biriyle aynı duş veya tuvaleti paylaşmakla hastalık bulaşmaz.
Hastaların yaşadığı zorluklar nelerdir?
İlk tanı sırasında hastanın doğru bilgilendirilmesi ve bu hastalığın artık tedavi ile ölümcül olmaktan çıktığının hastay aktarılması çok önemlidir.
Çevreden, internetten ve değişik kaynaklardan hastanın edindiği doğru-yanlış, gerekli-gereksiz birçok bilginin sabırla doğrultulması çok önemlidir.
Bu ilk tanı şoku atlatıldıktan sonra takip sırasında hastalarımız daha sonra arkadaşımız, yakın dostlarımız olmaktadır. İlk korkuları hatırlatıldığında, ne kadar gereksiz yere üzüldüklerini gülerek anlatmaktadırlar.
Bunun dışında şu an için hayat boyu ilaç kullanma gereksinimi önemli bir sorundur. Hastalarımız “Bu ilaçlar beni yakın gelecekte hastalığımı tedavi edecek ilaçlara eriştirecek köprüdür” cümlesini hiç akıllarından çıkartmamalıdır.
Eski tedavilere oranla çok az olmasına karşın yine hasta bazında ufak tefek yan etkiler görülebilmektedir.
Ayrıca hastalarımızın tanılarını başkaları ile paylaştıklarındaki damgalanma ve ayrımcılık halen biz de ve tüm dünyada önemli bir sorun olarak devam etmektedir.
Источник: //www.medikalakademi.com.tr/hivaids-artik-kronik-bir-hastalik-olarak-tanimlaniyor/
AIDS hakkında bilmediğiniz şeyler

Dünyada her yıl milyonlarca insan AIDS sebebiyle hayatını kaybediyor. AIDS konusunda bilinçli olmak hastalığın bulaşmasını engellediği gibi yayılımını da azaltıyor.
AİDS ile ilgili bilinmesi gerekenleri Medicana İnternational İstanbul Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzm. Dr. Cengiz Uzun'a sorduk.
AIDS nedir? Nasıl bir hastalıktır?
AIDS, bulaşıcı bir hastalıktır. Mikrobu HIV adı verilen virüstür. Human Immunodeficieny Virus (İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) kelimelerinin baş harfleri ile adlandırılmış HIV virüsü, girdiği vücudun bağışıklık sistemini baskılayıp, zamanla vücudu korumasız hale getirir.
Neticede bakteri, mantar, virüs ve bazı fırsatçı parazitler, solunum, sindirim ve merkezi sinir sistemindeki doku ve organlara yerleşip hastalığa neden olurlar.
AIDS'in kesin tedavisi henüz bulunamamıştır, fakat hastalığın baskılanması ve yaşam süre ve kalitesinin arttırılması konusunda eskiye göre daha başarılı olduğumuz söylenebilir.
AIDS hastalığının belirtileri nelerdir?
HIV bulaştıktan sonra, kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre AIDS hastalığı belirtileri 5-10 yıl, belki de daha sonra ortaya çıkar. HIV infekte kişi, bu sürede sağlıklı görünüştedir.
Gerekli önlemleri almazsa hastalığı başkalarına bulaştırabilir. HIV, bulaştığı vücutta çeşitli hücrelere, özellikle CD4T kan hücrelerine yerleşerek çoğalır.
Zarar gören CD4T hücreleri giderek azalırlar ve bunun sonucu olarak vücudun bağışıklık sistemi yıkıma uğrar.
Vücut direnci zayıflayan hastada, normalde zararsız olan, hafif geçen ya da ender rastlanan bazı hastalıklar belirir (uçuk, zona, pamukçuk, tüberküloz, akciğer infeksiyonu).
Ayrıca lenf bezlerinde büyümeler, halsizlik, istahsızlık, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük, cinsel organlarda uzun süreli yaralar gibi belirtiler ortaya çıkar. Kişide bu belirtilerden ancak birkaç tanesinin bir arada bulunması durumunda AIDS düşünülmelidir.
Kaposi sarkomu, bazı lenfomalar, beyin, akciğer ve göz iltihapları da HIV infeksiyonunu düşündüren önemli belirtilerdendir. AIDS hastasının ANTİ HIV testi pozitiftir.
AIDS KRONİK BİR HASTALIK OLUR MU?
HIV nasıl bulaşır?
Kan, cinsel ilişki ve anneden bebeğe olmak üzere üç yolla bulaşır.
Kan ile bulaşır:
- AIDS hastasının ve taşıyıcının kanında HIV bulunur. HIV'li kanla, çeşitli şekillerde bulaşma olur. Kontrolsüz kan nakli ile bulaşır.
- Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi aletler, diş hekimliği aletleri, kesici ve delici aletler (jilet, makas), dövme aletleri ve akupunktur iğneleri ile bulaşır.
- Damariçi uyuşturucu kullananların paylaştıkları iğne, enjektör ve uyuşturucu madde eritilen kaşıklarla birçok kişiye bulaşma olur.
- HIV'li erkek ve kadının cinsel organlarındaki kanamaların ve adet kanının penise, vajinaya ve ağıza teması ile bulaşma olabilir. HIV'li organ, doku ve sperm nakli ile de bulaşma olur.
Cinsel ilişki ile bulaşır:
HIV, kanda bulunduğu gibi erkeğin sperm sıvısında, kadının vajina salgısında da bulunur.
Cinsel ilişki sırasında vajina, penis, anüs mukozasından veya ağızdaki zedelenmiş doku veya çatlaklardan vücuda girerek erkekten kadına, kadından erkeğe, erkekten erkeğe, kadından kadına bulaşabilir.
AIDS'ten başka cinsel ilişki ile bulaşan en önemli hastalıklar; belsoğukluğu, frengi ve sarılıktır.
Anneden bebeğe bulaşır
HIV, infekte anneden bebeğine gebelik, doğum, emzirme sırasında bulaşır. HIV pozitif kadının doğuracağı çocuğa HIV'in geçme oranı yüzde 30 kadardır. Sütle geçebilme oranı fazla olmamakla birlikte infekte annelere emzirme önerilmez. Gebelik ve HIV ile ilgili bilgiler için AIDS Danışma Merkezi'ne başvurun.
Bulaşmadığı durumlar nelerdir?
- Günlük yaşamda ve sosyal ilişkilerle bulaşmaz.
- Öpüşme, dokunma, sarılma, el sıkışmayla bulaşmaz.
- Herkese açık tuvalet, havuz, duştan bulaşmaz.
- Başkalarının eşyalarını kullanmakla bulaşmaz.
- Sinek, böcek sokması, hayvan ısırması ile bulaşmaz.
AIDS OLUP OLMADIĞINIZI NASIL ANLARSINIZ?
AIDS'ten nasıl korunmalı?
Kontrolsüz kan nakli ve HIV'li kana bulaşmış aletlerin kullanılmasına izin vermeyin.
Kan naklinde, AIDS testi yapılmamış kontrolsüz kan asla kullanılmamalı, test sonucu negatif kan kullanılmalıdır.
Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi aletler, jilet, makas, diş hekimliği aletleri, dövme aletleri, akupunktur iğnelerini kesinlikle kullanmayın ve size kullanılmasına izin vermeyin. Böyle işlemlerde araç-gereç bir kez kullanılıp atılmalı ya da kullanılan aletler kesinlikle dezenfekte veya steril edilmelidir.
Bedeniniz sizindir. Size uygulacak işlemler sırasında aklınıza takılan soruları karşınızdakine sormaktan çekinmeyin.
HIV pozitif kişi, test sonucunu öğrendikten sonra kesinlikle kan vermemelidir.
AIDS PSİKOLOJİK OLARAK DA ZARAR VERİYOR
HIV'in bulaşması nasıl engellenebilir?
- Cinsel eş sayısının fazlalığının bulaşma riskini arttıran bir faktör olduğu bilinmelidir.
- Cinsel yolla size bulaşan bir hastalığınız varsa güvencesiz ilişki ile hastalığın başkasına bulaşacağını ve HIV'in size bulaşma olasılığının artacağını unutmayın.
- Alkol ve uyuşturucular doğru ve sağlıklı düşünmeyi engelleyerek, yanlış kişilerle cinsel ilişkiye girmeye neden olabileceği için, bunlardan da kaçınmalıdır.
Laboratuvar tanısı nasıl konur?
HIV infekte ettiği vücutta, çeşitli hücre ve dokulara yerleşir. HIV enfiksiyonlu kişi yaşamının sonunda dek “HIV Taşıyıcısı” olarak kalır. HIV taşıyan kişiye “HIV Pozitif” veya “HIV İnfekte” denir.
Bunu belirtmek için ANTİ-HIV (Elisa) testi yapılır. HIV'e karşı vücutta 2-3 ayda antikorlar oluşur. Bu antikorlar kan serumunda ANTİ-HIV testi ile saptanır.Testin sonucu pozitif ise hastanın kanı il sağlık müdürlüğü aracılığıyla doğrulama testine (Western Bloot) gönderilir.
Bu testte pozitif ise, kişinin HIV ile enfekte olduğu kabul edilir.
CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLAR HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR!
HIV'in öldürülmesi
HIV dış ortamda birkaç saatte, kuruduğunda yarım saatte ölür. HIV kurumuş kanda da kısa zamanda ölür. HIV'li maddelerin (kan, sperm, vagina salgısı) bulunduğu eşyaları birkaç dakika kaynatarak ya da 60 derecede 30 dakika ısıtarak HIV'i öldürebilir.
Sulandırılmış çamaşır suyu, temas ettiği HIV'i 30 dakika içince öldürür.
Su veya sabunla iyice yıkama ile bütün mikroplar gibi HIV'de deriden uzaklaştırılır. Yıkandıktan sonra derinin alkol ile temizlenmesi uygun olur. Yaralanma olduğunda yara yeri önce sabun ve su ile yıkanmalı, ardından veya betadin gibi bir antiseptik uygulanmalıdır.
HIV/AIDS ile ilgili gerçekler:
- Tüm dünyada dakikada 11, günde 16 000 “yeni vaka” ortaya çıkmaktadır.
- HIV virüsü, tanımlandığı günden beri tüm dünyada 60 milyondan fazla kişiye bulaşmıştır.
- Bugüne dek yaklaşık 23,8 milyon kişinin hayatını kaybettiği hesaplanmaktadır. (Bunların 17 milyonu Sahra Altı Afrikası' ndadır.)
- 16 Afrika ülkesinde erişkin nüfusun yüzde 10’undan fazlası HIV pozitiftir.
- Vakaların yaklaşık 3,2 milyonu 15 yaş altındadır.
- Afrika kıtasında 14 milyon çocuk AIDS yetimi olarak büyümektedir.
- Tüm HIV/AIDS vakalarının yüzde 94’ü gelişmekte olan ülkelerdedir ve bunların sadece yüzde 4’ü AIDS tedavisinden yararlanabilmektedir.
Источник: //hthayat.haberturk.com/saglik/haber/1035975-aids-nasil-bulasir-1-aralik-dunya-aids-gunu
Dünya AIDS günü: Kendin için 1 Ara’lık ver!

Kampanya, HIV’in tokalaşarak, sarılarak, dokunarak bulaşmadığına vurgu yapmak amacıyla “dokun” temasına odaklanıyor. Gerçek hikayelerden yola çıkarak hazırlanan 15 kurgu videonun bulunduğu www.kendinicin1aralik.
org online platformunu ziyaret edenler, HIV pozitif bireylerin ve yakınlarının hayatına dokunabiliyor. Hikayelerin sonunda yer alan manifestoya “katılıyorum” seçeneğini işaretleyerek HIV ile yaşayanların yanında olduklarını belirtebiliyor.
Sosyal ağlarda ise kampanya simgesi olan “dokun”hareketinin yer aldığı fotoğrafını, #dokun etiketiyle sosyal paylaşarak da kampanyaya destek olmak mümkün.
GSK Türkiye ev sahipliğinde düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtılan kampanya bu alanda çalışan hekimlerden de destek gördü. Toplantı, HIV/AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi (HATAM) Başkanı ve HIV/AIDS Korunma ve Eğitim Derneği (HAKED) Genel Sekreteri Prof. Dr.
Serhat Ünal, Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. Hürrem Bodur, HIV Enfeksiyon Derneği (HIVEND) Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak ve Ege Üniversitesi HIV/AIDS Araştırma ve Uygulama Merkezi (EGEHAUM) Müdürü Prof. Dr.
Deniz Gökengin’in katılımıyla gerçekleşti.
“Biz sağlık ve iyilik temsilcileriyiz”
GSK Türkiye Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Dr. Emin Fadıllıoğlu Kendin için 1 Ara’lık projesi konusunda bilgi verdi. Dr. Fadıllıoğlu; “GSK bu sene de 5. defa ilaca erişim şampiyonu seçildi.
Bu da ilaç ve sağlık hizmetlerinin yanı sıra toplumun her kesimine sosyal sorumluluk projeleriyle de dokunduğu için gelen bir başarı.
Biz de sadece sunduğumuz yenilikçi tedavi çözümlerimizle değil bu anlamlı günde hayata geçirdiğimiz bu proje ile HIV pozitif bireylerin yanında olduğumuzu bir kez daha göstermek istiyoruz.
2020 vizyonumuz kapsamında hayatı sağlık ve iyilikle buluşturmak hedefimize giderken bu önemli işbirliği ile milyonların hayatına dokunacağımız için çok heyecanlıyız. Bu kampanya ile insanların birbirlerinin hikayelerine dokunmalarını hedefliyoruz. Bir yılın sonunda 3 milyon kişinin HIV pozitif hikayelere dokunmasını sağlamayı hayal ediyoruz” dedi
Prof. Dr. Serhat Ünal “Dünyada HIV ile yaşayan insan sayısı 36,7 milyon. Bu sayının 34,9 milyonu yetişkin iken, 1,8 milyonu ise çocuk. 2015 yılı itibariyle 1,1 milyon kişinin ise bu virüs sebebiyle hayatını kaybettiği görülüyor. Bugüne kadar ise tüm dünyada 35 milyon kişi bu virüs sebebiyle hayatını kaybetti.
Bu çarpıcı rakamlar HIV’nin nasıl büyük bir sağlık sorunu olduğunu gözler önüne seriyor. Türkiye’ye döndüğümüzde ise 12.541 HIV vakasının olduğunu ve bu vakaların her yıl arttığını görüyoruz. Yapılacak her farkındalık çalışmasının hayati önem taşıdığı HIV’ye ilişkin bilinç seviyesinin hala yetersiz olduğunu görüyoruz.
Bu kampanyanın, HIV pozitif birey veya birey yakını olsun olmasın, toplumun her kesimine ulaşarak, güçlü bir farkındalık yaratacağını umuyoruz” şeklinde konuştu.
Kendin için 1 Aralık: Dünya AIDS günü
HIV’in viral bir durum olduğunu belirten Prof. Dr. Fehmi Tabak ise HIV’in; Hepatit B, Hepatit C, diyabet gibi kronik bir durum olduğunu vurguladı. HIV tedavisinin mümkün olduğuna ve tedavi ile bulaşın engellendiğine değinen Prof. Tabak günümüzde 20 yaşında tanı alan bir hastanın 53 yıl yaşam beklentisi olduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Hürrem Bodur; HIV’in genellikle korunmasız cinsel ilişki ve damar içi madde kullanımı ile bulaştığını söyledi. HIV pozitif kişilerin yüzde 40’a yakınının virüsü taşıdığının farkında olmadığını belirten Prof. Dr. Bodur “Şüphe taşıyan kişilerin mutlaka test yaptırması gerekiyor” dedi.
Prof. Dr. Deniz Gökengin ise bu alanda yapılacak bir farkındalık kampanyasının son derece önemli olduğuna değinerek, HIV ile yaşayan kişilerin sağlıklı, kaliteli ve uzun yaşamasının mümkün olduğunun altını çizdi.
Basın toplantısına Kırmızı Kurdele İstanbul Derneği, Kırmızı Şemsiye Derneği ve Toplum Gönüllüler Vakfı (TOG) katılımlarıyla destek verdi.
HIV Enfeksiyonu nedir?
HIV (Human Immunodeficiency Virus – İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) enfeksiyonu, etken virüsün etkisiyle bağışıklık sisteminin giderek baskılandığı kronik bir enfeksiyon hastalığıdır.
HIV vücudun savunma gücünü zayıflatır, hatta yıkar ve normal koşullarda tedavi edilebilen hastalıklar, savunma gücü yetersiz kaldığından tedavi edilemez hale gelebilir. AIDS ise edinilmiş bağışıklık yetmezliği sendromudur. HIVenfeksiyonunun en ileri safhasını oluşturur.
HIV, HIV Pozitif bireyin belirli bedensel sıvılarının temasıyla; cinsel yolla, kan ve kan ürünleriyle veya anneden bebeğe bulaşabilmektedir.
HIV’den korunmak mümkün mü?
HIV enfeksiyonu riskini azaltmak için cinsel ilişkide doğru ve düzenli bir biçimde korunma, cinsel partnerlerin sayısının sınırlanması ve ilaç enjeksiyon ekipmalarının asla paylaşılmaması önerilir.
Anneden çocuğa HIV bulaşması HIV’nin çocuklara bulaşmasında en yaygın yoldur. Hamilelik sürecinde kadınlara ve doğumdan sonra bebeklere verilen HIV ilaçları, bulaşma riskini azaltmaktadır.
HIV, HIV’li bireylerle tokalaşarak veya onlara sarılarak bulaşmaz. Bunun yanı sıra, HIV’li bireylerin tabakları, klozet kapakları veya kapı kolu gibi eşyalarına dokunarak geçmez. HIV hava yoluyla veya kene, sivrisinek gibi böcek ısırıklarıyla da bulaşmaz.
Belirtileri nelerdir?
HIV bulaşmasının akabinde bazı insanlarda ateş, baş ağrısı ya da ciltte kızarıklık gibi grip belirtileri görülebilir. Belirtiler bir ya da iki ay süresince zaman zaman görülüp, zaman zaman da kaybolabilir. HIV enfeksiyonunun bu ilk evresi sonrası, HIV çok düşük seviyelerde artmaya devam eder.
Kronik ishal, hızlı kilo kaybı ve fırsatçı enfeksiyonlar (zayıf bağışıklık sistemine sahip insanlarda güçlü bağışıklık sistemine sahip insanlardan daha sık veya daha ciddi olarak görülen enfeksiyonlar ve enfeksiyona bağlı kanser türleri) gibi daha ciddi belirtiler genelde yıllarca görülmez. Tedavi edilmediği takdirde HIV, AIDS’e ilerleyebilir. HIV’nin AIDS’e ilerlemesinin süresi değişkendir, ancak bu 10 yıl ya daha fazla sürebilir.
HIV testleri oldukça etkili olsa da, hiçbir test virüsü, bulaşmasının hemen akabinde tespit edememektedir. Testin enfeksiyonu ne kadar sürede ortaya çıkaracağı, kullanılan test tipi gibi faktörlere bağlı olarak değişir. HIV teşhisinde, antikor testi, kombinasyon veya dördüncü-nesil testleri, ve nükleik asit testi (NATs) olmak üzere üç tip test kullanılır.
HIV nasıl bulaşır?
- Cinsel ilişki yoluyla
- Kan yoluyla
- Anneden bebeğe
HIV nasıl bulaşmaz?
- Aile yaşantısı, toplumsal yaşam ile BULAŞMAZ!
- El sıkışma, kucaklaşma, cilt teması ile BULAŞMAZ!
- Sosyal öpüşme ile BULAŞMAZ!
- Yemek ve içki, tabak, kaşık, bardak ile BULAŞMAZ!
- Yüzme havuzu ile BULAŞMAZ!
- Banyo, tuvalet ile BULAŞMAZ!
- Giysi ve çamaşır ile BULAŞMAZ!
- Böcek ve sinek sokmaları ile BULAŞMAZ!
- HIV günlük yaşamda aynı odada bulunmakla BULAŞMAZ!
- Aynı havayı solumakla BULAŞMAZ!
HIV’e sahip hastalar evlenevbilir çocuk sahibi olabilir
HIV virüsü olan kişiler evlenebilir ve çocuk sahibi olabilir. HIV pozitiflerin birbirleri ile evlenmeleri gerekmiyor; korunmaya dikkat ederek HIV pozitif kişi virüsü taşımayan kişi ile evlenebilir.
Türkiye’de evlilik öncesi sağlık kontrollerinde HIV testi de yapılıyor. Bu testin amacı, eşleri birbirlerine karşı korumak ve sağlıklı çocuk doğmasını sağlamaktır; evlenmeyi engellemek değil.
HIV pozitif kişinin, gebeliği sırasında özel önlemler alınarak, bebeğine virüsü geçirmeden doğum yapması artık sağlanabiliyor.
Korunmak için neler yapılmalı?
- Cinsel ilişki ile bulaşmayı engellemenin en önemli yolu güvenli cinsel davranışları benimsemek. Çok sayıda partner sahibi olmak riski artırır. Ancak tek eşlilik durumunda dahi kondom kullanılmasında fayda var. Kondom, aynı zamanda cinsel yol ile bulaşan diğer mikroorganizmalar için de korunma sağlar
- Ortak kullanılan enjektörler bulaşıcı hastalık için yaygın bir yoldur. Uyuşturucudan, kanla bulaşma ihtimali olan araç gereçlerin kullanılabileceği kulak deldirmeden, dövme yapılan kontrolsüz yerlerden uzak durulmalı, hiçbir koşulda ortak enjektör ve kontrolsüz kan ile kan ürünleri kullanılmamalı.
- Riskli durum varsa hamile kalmadan önce mutlaka test yaptırılmalı. Türkiye’de genellikle hamile iken kontrollerde HIV taraması da yapılıyor.
Bağışıklık sistemini güçlendiren 10 besin
Источник: //indigodergisi.com/2016/12/dunya-aids-gunu/
définition – AIDS signaler un problème

Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. |
Yazılanlar, doktor uyarısı ya da önerisi değildir. Ayrıntılar için Vikipedi'nin tıbbi sorumluluk reddini okuyunuz.
|
AIDS, HIV virüsü nedeniyle insanlarda bağışıklık sisteminin çökmesine neden olan bulaşıcı bir hastalık.[1] AIDS sözcüğü, İngilizce Acquired Immune Deficiency Syndrome[2][3] (Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu/EBES) kelimelerinin akronimidir.
İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü (HIV), bağışıklık sistemine yavaş yavaş nüfuz ederek vücudun enfeksiyonlara karşı direncini yok eder ve bireyi çeşitli enfeksiyonlara ve rahatsızlıklara karşı korunmasız hale getirerek sonunda ölüme sebebiyet verir.
[1] AIDS, HIV enfeksiyonunun son aşamasıdır ve bu süreçte ölümcül enfeksiyonlara ve kansere sıklıkla rastlanır.[1] HIV virüsünü taşıyan kişiye
HIV pozitif denir. Kavram bütünlüğü sağlamak açısından yaygın olarak
HIV/AIDS birleşik terimi kullanılır.
HIV virüsü kana bulaştıktan sonra uzun yıllar belirti vermeyebilir ve kişi kendini iyi hissedebilir.[4] Bazı vakalarda, HIV pozitif bir kimsenin 8 ila 10 yıl AIDS'e yakalanmadığı görülmüştür.[4] Bulaşma gerçekleştikten 3 ay sonra yapılan ELISA testleri en doğru sonucu verir.[5]
Tarihçe ve coğrafi dağılım
Bilinen ilk AIDS vakaları 1981'de ABD'nin New York ve Kaliforniya eyaletlerinde rapor edildi.
[1] AIDS teşhisi konulan ilk şahısların çoğu hastalığı cinsel yolla kapan eşcinsel erkekler[1] ve şırıngaları ortak kullanan damardan alınan uyuşturucu bağımlılarıydı.
[1] 1983 yılında Amerikalı ve Fransız araştırmacılar hastalığın nedeninin HIV olduğunu buldular ve 1985'e gelindiğinde bu virüsü tespit eden serolojik kan testleri geliştirildi.[1]
AIDS muhtemelen Afrika'da ortaya çıktı[1] ve 1980'lerde başta Afrika'da olmak üzere AIDS vakalarında salgın düzeyinde artış görüldü.
Bu hızlı artışta, Afrika'da şehirleşmenin çoğalması, uzun yolculukların ve uluslararası seyahatlerin artması, seks alışkanlıklarının değişmesi, damardan uyuşturucu kullanımının artması önemli rol oynadı.
[1] Birleşmiş Milletler'in 2004 raporuna göre dünyada 38 milyon kişi HIV taşıyor, her yıl 5 milyon kişi virüsü kapıyor ve 3 milyon kişi AIDS'ten ölüyordu.[1] 1981-2008 yılları arasında, 20 milyon kişi AIDS nedeniyle hayatını kaybetti.[1]
Tüm dünyadaki HIV pozitif vakalarının %70'i Sahra altı Afrika'dadır.[1] Afrika'daki bazı ülkelerde nüfusun %10'undan fazlası HIV taşımaktadır. BU oranlar dünyanın diğer bölgelerinde bu kadar aşırı olmasa da Doğu Avrupa, Hindistan, Güney Asya ve Güneydoğu Asya, Latin Amerika ve Karayipler'de hızlı bir artış görülmektedir.
[1] Oranlar Batı Avrupa ve ABD'de de artmaktadır. ABD'de yaklaşık 1 milyon kişi HIV taşımaktadır ve virüsü yeni kapan vakaların yarısı siyahi Amerikalılardır. Asya ülkelerinde en keskin artış Çin, Endonezya ve Vietnam'da görülmektedir.
[1] Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre HIV retroviral tedavisine gereksinim duyan insanların 10 da 9'u tedavi görememektedir.[1]
Hayvanlardan insanlara geçişi
AIDS zoonoz bir enfeksiyondur. İnsanlar ve aşağı omurgalı (İng: lower vertebrate) hayvanlarda görülür. Genetik olarak HIV'e çok benzer bir virüs, Batı Afrika'da ekvatora yakın bölgelerde yaşayan şempanzelerde bulunmuştur.
Maymun bağışıklık yetmezliği virüsü (SIV) olarak adlandırılan bu virüs, henüz şempanzelerde hastalığa neden olmamaktadır. Muhtemelen 20. yy'ın ilk yarısında, maymunların etleri için avlanması ve doğranması sırasında insanlara bulaştığı düşünülmektedir.
[1] Afrika yeşil maymunlarında görülen ve SIV'in farklı bir çeşidi olan virüsün ise HIV-2'ye neden olduğu düşünülmektedir. HIV-2 de AIDS'e neden olabilir ancak bu süreç HIV-1'e göre çok daha yavaş gerçekleşir.
Şu an dünyada en yaygın insan bağışıklık yetmezliği virüsü HIV-1'dir. HIV-2, başlıca batı Afrika'da görülür.[1]
Belirtileri
HIV bulaştıktan sonra, AIDS hastalığı belirtileri kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre birkaç yıl, hatta bazen daha uzun süre sonra ortaya çıkar. HIV bulaştığı vücutta çeşitli hücrelere, özellikle CD4T kan hücrelerine yerleşerek çoğalır.
Zarar gören CD4T hücreleri giderek azalır ve bunun sonucu olarak vücudun bağışıklık sistemi yıkıma uğrar. Vücut direnci zayıflayan hastada, normalde zararsız olan, hafif geçen ya da ender rastlanan bazı hastalıklar belirir.
Ayrıca lenf bezlerinde büyümeler, ağız ve deride tekrarlayan uçuk, yara ve lekeler, nedeni bilinmeyen uzun süreli ateş, gece terlemeleri, kilo kaybı, ishal, öksürük görülür. Tüberküloz, pamukçuk, diğer bakteri, mantar ve protozoan hastalıkları fırsatçı enfeksiyonlar ortaya çıkar.
Kişide bu belirtilerin ancak birkaç tanesinin bir arada bulunması durumunda AIDS düşünülebilir. Kaposi sarkomu ve bazı lenfomalar da HIV enfeksiyonunu düşündüren önemli belirtilerdendir. Kesin tanı için anti-HIV (ELISA) testi yapılır.
Bulaşma yolları
HIV; kan ve kan ürünlerinin, sperm veya diğer cinsel sıvılar üzerinden insandan insana bulaşır.[1] Ayrıca plasenta ya da süt yoluyla anneden bebeğine bulaşabilir.[1]
İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü (HIV) öksürükle, hapşırıkla ya da el sıkışmak gibi olağan temaslarla bulaşmaz.[1] Bu virüs oldukça hassastır ve vücut dışında havada ve suda uzun süre yaşayamaz.
Bu nedenle bulaşması için vücut sıvılarının doğrudan teması gerekir.
Frengi, genital herpes (uçuk), bel soğukluğu (gonore) ve klamidya gibi cinsel hastalıkların cinsel bölgelerde yol açtığı yaralar ve doku bozulmaları, HIV bulaşma riskini artırır.[1]
Seks
HIV vücuda bu virüsü taşıyan birisinin kanı, spermi, vajina akıntıları veya diğer vücut sıvılarıyla bulaşır. Bu durum vajinal, anal veya oral seks sırasında gerçekleşebildiği gibi, ateşli öpüşme sırasında tükürük transferi ile çok çok az da olsa bulaşma ihtimali vardır.
Bununla birlikte tükürükteki HIV miktarı çok düşüktür ve dünyada kayıtlı milyonlarca AIDS vakasından sadece 'bir' tanesinde bulaşma metodu öpüşmedir.
[6] Bu vakada ise her iki tarafın da şiddetli diş eti kanamasından muzdarip olduğu ve bulaşmanın nedeninin muhtemelen tükürük değil kan olduğu görülmüştür.[6]
Doğum kontrol hapları ve lateks olmayan prezervatifler,[kaynak belirtilmeli] HIV'den koruma sağlayamaz. HIV virüsü hem bir erkekten hem de bir kadından bulaşabilir.
Herhangi bir cinsel hastalık, HIV virüsünün bulaşma ihtimalini daha yükseltir. Hıv virüsünün iki tipi mevcuttur. Tip II de kadından erkeğe bulaşma ihtimali Tip I de ise erkekden kadına bulaşma ihtimali daha yüksektir. Afrikada 2.
tip, Avrupa ve Amerika da ise 1 nci tip daha sık görülür.[kaynak belirtilmeli]
Kan nakli ve ortak şırınga kullanımı
HIV'in, şırıngalarını ortak kullanan damardan uyuşturucu bağımlıları arasında yayılma oranı oldukça yüksektir.
Kanda HIV'i tespit ve ısı ile yoketme yöntemlerinin geliştirilmesinden önce virüs, kan nakli ile de bulaşmaktaydı ve geçmişte birçok hemofili hastası bu nedenle virüse yakalandı. Günümüzde kan nakli ile HIV bulaşma riski çok çok düşüktür.
Çok nadiren sağlık personelinin de enfekte olmuş iğnelerin kazara batması sonucu bu virüse yakalandığı görülmektedir.[1]
Anne sütü ve plasenta
HIV, plasenta ya da süt yoluyla virüsü taşıyan anneden bebeğine bulaşır. Günümüzde doğuma yakın dönemlerde anneye ve bebeğe uygulanan antiretroviral ilaç tedavileriyle bebeğin virüse yakalanma riski azaltılabilmektedir.[1]
HIV/AIDS şu yollarla bulaşmaz
HIV/AIDS gündelik temaslarla, aynı odada bulunma, aynı okulda okuma, aynı havayı soluma gibi yollarla bulaşmaz.[5] HIV sağlıklı deriden geçmez.[5] Bunun dışında HIV/AIDS şu yollarla da 'bulaşmaz':
- El sıkışma, deriye dokunma, okşama, kucaklama, sosyal öpüşme,[5]
- Tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkı,[5]
- Yiyecekler, içecekler, çatal, kaşık, bardak, tabak, telefon vs.[5]
- Tuvalet, duş, musluk, yüzme havuzu, deniz, sauna, hamam vs.[5]
- Sivrisinek ve diğer böceklerin sokması,[5]
- HIV pozitif bir kimse ile aynı ortamda kedi, köpek ve diğer hayvanlarla birlikte yaşamak.[5]
Çocuklar ve HIV/AIDS
HIV taşıyan ve tedavi görmeyen annelerin yaklaşık %30'u virüsü bebeklerine de verirler. Eğer anne yeni enfekte olmuş ise ya da AIDS'in ileri safhalarındaysa virüsün bebeğe geçme ihtimali daha yüksektir.[4] Virüsün anneden bebeğe geçmesi üç şekilde gerçekleşir:
- Hamilelikte – Kan yolu ile bulaşır.
- Doğum esnasında – Kan yolu ile bulaşır.
- Emzirme esnasında – Anne virüsü taşıyorsa sütünde düşük yoğunlukta HIV bulunur ve bebek süt yoluyla virüsü kapabilir.
Dünya genelinde yaklaşık 2.5 milyon çocuk HIV taşımaktadır. 2010 yılı itibariyle yaklaşık 25 milyon çocuğun AIDS nedeniyle öksüz kalacağı öngörülmektedir.[4]
Korunma yöntemleri
Türkiye'de AIDS
Türkiye'de HIV/AIDS ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların (CYBH) oranı oldukça düşüktür. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Tema Grubu’nun 2002 yılında yayınladığı Türkiye’de HIV/AIDS Durum Analizi raporunda yer alan tahminlere göre, hastalığın ortaya çıkışından itibaren Türkiye'de en az 7,000 ile 14,000 arasında insan AIDS hastalığına yakalanmıştır.[7] Ancak T.C.
Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan resmi rakamlara göre 1985-2003 yılları arasında HIV/AIDS toplam vaka sayısı 1712’dir. AIDS’li çocuk sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte, 1985-2003 yılları arasında 18 yaş altı resmen bildirilmiş 78 vaka bulunmaktadır.
Kayıt ve bildirim sistemindeki problemler nedeniyle AIDS vakaları hakkında güvenilir sayısal bilgi edinmek Türkiye'de oldukça zordur.[8]
Türkiye'de nüfusun neredeyse yarısı 25 yaşın altındadır ve gençler cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında oldukça bilinçsizdir. Korunmasız ve erken cinsel ilişkiye girme açısından kadınlar ve özellikle ergenlik dönemindeki kızlar enfeksiyon riskine daha açıktır. Kayıtsız seks işçilerinin sayısı oldukça yüksektir ve bu durum HIV bulaşma riskini artırmaktadır.[8]
Türkiye’ye her yıl yaklaşık 14 milyon yabancı turist gelmektedir ve bunların dörtte biri Orta ve Doğu Avrupa, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ve Baltık Devletleri’ndendir. Komşu Doğu Avrupa ve BDT ülkelerinde CYBH ve HIV/AIDS vakalarının sık görülmesi sebebiyle, Türk halkı da bu sorunların tehdidi altındadır.[8]
Destek merkezleri
Tüm dünyada HIV/AIDS programları önleme, tedavi, bakım ve destek başlıklarında ele alınmaktadır. HIV/AIDS son yıllarda tedavide meydana gelen gelişmeler sayesinde, düzenli tedavi gerektiren bir hastalık olarak değişim göstermiş, HIV ile yaşayanların sağlıklı bir yaşam sürmeleri mümkün hale gelmiştir.
Ancak HIV/AIDS ile ilgili toplumsal önyargılar HIV tanısını ve tedaviyi zorlaştırmaktadır. Bu bağlamda HIV ile yaşayan kişilerin tanıyı kabullenmesi, psikolojik sorunları atlatması ve tedaviyi kabullenip uyumlu bir şekilde sürdürmesi ve kısaca “HIV ile yaşama”ya geçmesi için destek çalışmaları son derece önemlidir.
Türkiye'de sadece HIV'le yaşayanlar için Pozitif Yaşam Derneği destek vermektedir. //www.pozitifyasam.org
Kaynakça
- Encyclopædia Britannica
- Reuters (Tedavi Bölümü)
- Dünya Sağlık Örgütü
Dipnotlar
Источник: //dictionnaire.sensagent.leparisien.fr/AIDS/tr-tr/