Kötü alışkanlıkları değiştirme yolları

Bilimsel bir makale, okuyan kişiye metottan yararlanma, bilimsel sonuçları ve gözlemleri değerlendirme olanağı sağlar. Peki, bilimsel bir makale nasıl okunmalıdır? Daha verimli okumanın bir yöntemi var mıdır? İşte www.medium.com sitesinden adım adım ipuçları…
Bir makaleyi nasıl okumalı?
Araştırma yapmaya başladığım ilk dönemde yaşadığım sorunlardan birisi ‘Nasıl makale okunur?’ idi. Başlarda varolan sırayla okunacağını düşünmüştüm. Yani, makaleler başlık, özet, giriş, … diye devam ediyordu ben de aynı şekilde kitap okur gibi okuyacağım zannettim.
Sonradan yok bu iş böyle olmaz bir tekniği olmalı diye bu konu üzerine araştırma yapma ihtiyacı duydum. O dönem bana ilaç gibi gelen bir kaynak pek kıymetli İsmail Arı tarafından Türkçe’ye de çevrilen S. Keshav’ın “How to Read a Paper” yazısı oldu. Srinivasan Keshav hocaya ve İsmail Arı’ya sonsuz teşekkürler.
Bu vesile ile İsmail Arı’yı da sevgiyle anıyorum.
Bu yazı S. Keshav’ın “How to Read a Paper” isimli çalışmasının İsmail Arı tarafından Türkçe’ye çevirisinin aynı haliyle buraya aktarılmasıdır. Daha fazla insana ulaşması ümidiyle.
Özetçe
Araştırmacılar, makale okumaya çok fazla zaman harcarlar.Lakin, bu beceri nadiren öğretilir, ve onca çaba boşa harcanır. Bu yazı,kullanışlı ve verimli bir üç-geçişli makale okuma yönteminin anahatlarınıvermektedir. Yazıda, bu yöntemin literatür taraması yapmak için nasılkullanılacağı da anlatılmaktadır.
Anahtar sözcükler: Bilimsel makale okuma, akademik makaleokuma, verimli okuma.
Giriş
Araştırmacılar çeşitli sebeplerle makale okurlar: Birkonferans veya ders için onları değerlendirmek, alanlarında güncel kalmak veyayeni bir alanın literatür taramasını yapmak. Tipik bir araştırmacı makaleokumaya her yıl yüzlerce saat harcar. Makaleyi verimli bir biçimde okumakkritik öneme sahip bir beceridir, fakat nadiren öğretilir.
Dolayısıyla, yenibaşlayan lisansüstü öğrencileri bunu kendi kendilerine deneye yanıla öğrenmekdurumunda kalır. Öğrenciler bu süreçte çok zaman harcarlar ve sıklıkla boşunauğraşmış olurlar. Verimli bir biçimde makale okumak için yılardır basit biryöntem kullanıyorum.
Bu yazı, ‘üç-geçişli’ yaklaşımı ve onun literatürtaramadaki kullanımını anlatmaktadır.
Üç-Geçişli Yaklaşım
Kilit fikir şu: Makaleyi baştan sona bir geçiştedetaylıca okumak yerine üç geçişte okumalısınız. Her geçiş belli hedefleritamamlar ve bir öncekinin üstüne inşa edilir. İlk geçiş makale hakkında genelbir fikir verir. İkinci geçiş makalenin içeriğini kavramanıza yardımcı olur,fakat ayrıntıları içermez. Üçüncü geçiş makaleyi derinlemesine anlamanızısağlar.
İlk Geçiş
İlk geçiş makalenin kuşbakışıyla hızlıca bir taranmasıdır.Sonraki geçişleri yapıp yapmaya da karar verebilirsiniz. Geçiş yaklaşık beş-ondakika kadar almalıdır ve şu adımları içerir:
Başlığı, özetçeyi ve girişi dikkatle okuyun
Kısım ve alt-kısım başlıklarını okuyun, fakat diğer herşeyi göz ardı edin
(Eğer varsa) matematiksel içeriğe altta yatan teoriktemelleri belirlemek için kabaca göz atın
Vargıları okuyun
Kaynakçaya kabaca göz atın, daha önceden okuduklarınızıaklınızdan işaretleyin
İlk geçişin sonunda beş C’ye cevap verebilir durumdaolmalısınız:
Kategori (Category): Bu makalenin türü nedir? Ölçümmakalesi mi? Mevcut bir sistemin analizi mi? Bir araştırma prototipininaçıklaması mı?
Bağlam (Context): Diğer hangi çalışmalarlabağlantılı? Problemin analizi için hangi teorik temeller kullanılmış?
Doğruluk (Correctness): Varsayımlar geçerli görünüyor mu?
Katkılar (Contributions): Makalenin ana katkıları neler?
Anlaşılırlık (Clarity): Makale iyi yazılmış mı?
Bu bilgiyi kullanarak daha fazla okumamayı seçebilirsiniz(ve boşuna çıktı almayarak ağaçları kurtarabilirsiniz).
Bunun sebeplerimakalenin ilginizi çekmemesi, makaleyi anlayabilmek için ilgili alanda yeterlibilgiye sahip olmamanız veya yazarların geçersiz varsayımlar yapmış olmasıolabilir. Araştırma alanınızda olmayan makaleler için ilk geçiş yeterlidir,fakat ileride bir gün ilginizi çekebilir.
Bu arada, bir makale yazarken çoğuhakemin (veya okurun) makaleniz üzerinde bir geçiş yapacağınıbekleyebilirsiniz. Kolayca anlaşılır ve uyumlu kısım ve alt-kısım başlıklarıkullanmaya özen gösterin, kısa ve kapsamlı özetçeler yazın.
Eğer bir hakem ilkgeçişte makalenin anafikrini alamazsa, makaleniz büyük ihtimallereddedilecektir; eğer bir okur makalenizin önemli noktalarını beş dakikasonunda anlayamamışsa makaleniz büyük ihtimalle hiç okunmayacaktır.
İkinci Geçiş
İkinci geçişte makaleyi büyük bir özenle okuyun, fakatispat gibi ayrıntıları göz ardı edin. Okurken kilit noktaların altını çizmekveya kenar boşluklarına notlar almak yardımcı olacaktır. Özellikle, AugsburgÜniversitesi’nden Dominik Grusemann’ın dediği gibi “anlamadığınız terimleriveya yazara sormak isteyeceğiniz soruları not etmek isteyebilirsiniz”.
Makaledeki şekillere, diagramlara ve çizimlere dikkatlicebakın. Grafiklere özel dikkat ayırın. Eksenler uygun olarak isimlendirilmiş mi?Sonuçlar hata çubukları ile gösterilmiş mi, dolayısıyla sonuçlar istatistikîolarak önemli mi? Bu tür yaygın hatalar aceleye getirilmiş, baştan savmaçalışmaları gerçekten dört dörtlük olanlardan ayıracaktır.
Önceden okumadığınız kaynakları daha sonra okumak üzereişaretlemek hatırınızda bulunsun (bu, makalenin arkaplanını daha iyi öğrenmekiçin iyi bir yoldur).
İkinci geçiş bir saat kadar alabilir. Bu geçişin ardındanmakalenin içeriğini kavramış olmalısınız. Makalenin asıl atılımını-destekleyici bulgularla- bir başkasına özetleyebilmelisiniz. Bu ayrıntıseviyesi uzmanlık alanınızda olmayıp da ilgi duyduğunuz bir makale içinuygundur.
Bir makaleyi bazen ikinci geçişin sonunda dahianlayamayacaksınız. Bunun sebebi, aşina olmadığınız terimler ve kısaltmalaryüzünden konuda yeni olmanız olabilir. Ya da yazarlar anlamadığınız bir ispatveya deneysel yöntem kullanmış olabilirler, böylece makale toptan anlaşılmaz.
Makale doğrulanmamış varsayımlar ve sayısız göndermelerle kötü yazılmışolabilir. Veya sadece gecenin geç vakti olmuştur ve yorgunsunuzdur.
Şu anda üçseçeneğiniz var: (a) kariyerinizde başarılı olmak için bu makaleyi anlamanızgerekmeyeceğini ümit ederek makaleyi bir kenara bırakın, (b) -belki de arkaplanbilgisini edindikten sonra- makaleye ileride tekrar dönün veya © azmedin veüçüncü geçişe devam edin.
Üçüncü geçiş
Bir makaleyi tümüyle anlamak için -özellikle hakemseniz-üçüncü bir geçiş gerekir. Üçüncü geçişin temeli makaleyi adeta sanal olarakyeniden gerçeklemektir.
Yani, yazarların varsayımlarını yaparak çalışmayıyeniden üretmektir.
Bu yeniden üretimi asıl çalışma ile karşılaştırarakmakalenin yeniliklerini kolayca görmekle kalmaz, gizli kalmış eksikliklerini vevarsayımlarını da tespit edebilirsiniz.
Bu geçiş ayrıntılara büyük dikkat gerektirir. Heraçıklamadaki her varsayımı saptayıp sorgulamalısınız. Üstelik, belirli birfikri kendinizin nasıl sunacağı hakkında düşünmelisiniz.
Gerçekteki ile yapılanbu karşılaştırma makaledeki kanıtlara ve sunum tekniklerine keskin bir kavrayışsağlar ve çok büyük ihtimalle araç repertuarınıza bu çalışmayı daekleyebilirsiniz.
Bu geçiş esnasında, gelecek çalışmalar için aklınıza gelenfikirleri de not etmelisiniz.
Yeni başlayanlar için bu geçiş dört ya da beş saat kadar,deneyimli bir okur için ise bir saat kadar sürer. Bu geçişin sonunda makalenintüm yapısını ezberden yapabilmeli, güçlü ve zayıf yanlarını tespitedebilmelisiniz. Özellikle üstü kapalı varsayımları, ilgili çalışmalara olaneksik kaynakları, deneysel ve analitik yöntemlerdeki sorunlarısaptayabilmelisiniz.
Geçişler arası zamanlama
Queen Mary Üniversitesi’nden Andrew Simpson’ın yazdığınagöre: “Süreç en iyi şekilde her aşama arasında yeterli zaman bırakıldığındaişler.
Örneğin, ben genellikle yüksek sayılarda makaleyi toplarım, okurum (10dakikalık hızlı ilk okuma) ve sonra belki haftalar sonra ikinci okuma içindönerim.
Son olarak, birkaç hafta ya da aylar sonra yeniden döner ve öncedenyapmadığım son yararlı kavrayışı yapabileceğimi bulurum.”
Bu yaklaşımla hemfikirim. Tabii, makale değerlendirme songünü yakınken çok da yararlı olmayabilir!
Literatür Taraması Yapmak
Makale okuma becerisi literatür taraması yaparken testedilir. Belki de size yabancı olan bir alanda onlarca makale okumanız gerekir.Hangi makaleleri okumalısınız? Yardımcı olması için üç-geçişli yaklaşımı nasılkullanabileceğinize bakalım.
Öncelikle Google Akademik veya CiteSeer gibi akademikarama motorlarını kullanın ve iyi seçilmiş anahtar sözcüklerle üç-beş arasımakale bulun.
Çalışma hakkında bir his edinmek için her makale üstünden bir kezgeçin ve ardından makalelerdeki ilgili çalışmalar bölümünü okuyun.
Yakınzamanda yapılan çalışmalar hakkında özet bilgi elde edeceksiniz, şanslıysanızbelki de yakın zamanlı bir inceleme (survey) makalesi bulursunuz. İncelemeyiokuyun ve şansınızdan dolayı kendinizi tebrik edin.
Aksi halde, ikinci adımda, ortak atıfları ve kaynakçadatekrarlanan yazar adlarını tespit edin. Bunlar o alandaki anahtar makaleler vearaştırmacılardır. Anahtar makaleleri indirin ve bir yana koyun.
Sonra anahtararaştırmacıların İnternet sitelerine gidin ve en son çalışmalarını neredeyayınladıklarına bir göz atın.
Bu sayede o alandaki en gözde konferanslarıöğrenebilirsiniz, çünkü en iyi araştırmacılar genellikle en gözde konferanslarıseçer.
Üçüncü adım bu gözde konferansların İnternet sitelerinegidip son makalelerin üstünden geçmek olacak. Hızlı bir tarama genellikle yakınzamanda yapılmış yüksek kaliteli ilgili makaleleri ortaya koyar.
Bu makaleler,kenara koyduğunuz önceki makalelerle birlikte incelemenizin ilk sürümünüoluşturur. Bu makaleler üstünde iki geçiş yapın. Hepsinin atıfta bulunduğuanahtar makale varsa onu okuyun.
Gerektikçe bu şekilde ilerleyin.
Yararları
Bu yaklaşımı geçtiğimiz 22 yıl boyunca konferansbildirilerini okurken, değerlendirme yazısı yazarken, arkaplan araştırmasıyaparken ve tartışma öncesi makaleleri hızlıca değerlendirirken kullandım.
Budisiplinli yaklaşım beni öncelikli yapılan bir kuşbakışı ile detaylar içindekaybolmaktan alıkoyuyor. Birtakım makaleleri ne kadar sürede okuyacağımı tahminetmemi sağlıyor.
Ek olarak, makaleyi ne kadar derinlemesine değerlendireceğimiihtiyacıma ve mevcut zamanıma göre ayarlayabiliyorum.
İlgili Çalışmalar
Değerlendirme amacıyla bir makale okuyorsanız TimothyRoscoe’nun “Writing reviews for systems conferences” isimli makalesini deokumalısınız [3].
Teknik bir makale yazmayı düşünüyorsanız Henning Schulzrinnekapsamlı İnternet sitesine [4] ve George Whitesides’ın tanıttığı sürecinmükemmel akışına [5] başvurabilirsiniz.
Son olarak, Simon Peyton Jones’ınaraştırma becerileri ile ilgili tüm spektrumu kapsayan sitesine bakabilirsiniz[2].
Psychology Inc’ten Iain H. McLean, deneysel psikolojialanındaki makaleler için üç-geçişli yaklaşım kullanmayı kolaylaştıranindirilebilir bir “değerlendirme matrisi“ sunmaktadır [1]. Başka alanlar içinde küçük değişikliklerle uygulanabilir.
Bir Rica
Gelen yorumlara göre güncelleyerek bu dokümanı yaşayanbir doküman olarak tutmak istiyorum. Bir dakikanızı ayırıp bana her türlü yorumveya önerilerizi gönderirseniz çok sevinirim.
Teşekkür
Bu dokümanın ilk taslağı öğrencilerim Hossein Falaki,Earl Oliver ve Sumair Ur Rahman tarafından hazırlandı. Kendilerine çok teşekkürederim. Ayrıca Christophe Diot’un zekice yorumlarından ve Nicole Keshav’ınkartal-gözlü düzeltilerinden çok yararlandım.
Yıllar içinde teşvik edici geri bildirimleriniesirgemeyen birçok kişiye teşekkür ederim.
Bu çalışma National Science and Engineering Council of Canada, the Canada Research Chair Program, Nortel Networks, Microsoft, Intel Corporation ve Sprint Corporation tarafından desteklenmektedir.
Kaynak: www.medium.com
Источник: //www.kigem.com/kotu-aliskanliklari-degistirme-yollari.html
Duygusal Yeme Sendromu Nedir? Nasıl Kontrol Altına Alınır?

Duygusal yeme alışkanlığı, insan metabolizmasına duygusal açıdan verilmiş komutlardan biridir. İnsan karın açlığını 2 nedene bağlı olarak hissetmektedir.
Bu nedenlerden biri fiziksel açlıktır. Birkaç saattir bir şey yemediğiniz için karnınızın acıkmaya başladığını hissederseniz.
Acıktığınız halde yememeniz halinde halsizlik, güçsüz hissetme ve karın gurultusu ile durumu anlayabilirsiniz.
Acıkma hissine neden olan bir başka sebep duygusal açlıktır. Duygusal yeme alışkanlığı olarak da bilinen bu durum, kişinin aç olduğuna ikna olması ile ilgilidir.
Tamamıyla psikolojik duruma göre değişkenlik gösteren duygusal açlık, kişiye göre farklı seyretmektedir. Yemebozukluğu psikolog tedavisi gerektiren özen bir sorundur. Dolayısıyla duygusal yeme alışkanlığı belirtilerini fark ettiğiniz an uzmana danışmalısınız.
Duygusal Yeme Alışkanlığı Nedir?
Kilo vermek isteyen fakat fazlasıyla sıkıntıya giren kişiler, duygusal yeme alışkanlığına daha fazla yakalanırlar. Diyetlerin, egzersizlerin başarısız olması kişilerin buhran haline girmelerine neden olur. Yeme bozukluğu testi ile bu durumu rahatlıkla fark edebilirler.
Birçok kişi fazla kilolarından şikâyet etmektedir ve bundan kurtulmak için diyet ve spora yönelmektedir. Diyetisyen ile diyet yapmak isteyenler bir süre sonra sıkılmakta ve diyete devam edememektedir. Böylelikle hedeflerine ulaşamadan ve istediklerini elde edemeden vazgeçmektedir. Bu insanı başarısızlık nedeniyle bunalıma sürüklemekte ve fazlası ile olumsuzluklar oluşturmaktadır.
Duygusal yeme alışkanlığı, kişi aç olmasa bile daha çok açlık hissettirmektedir. Bu da normal olarak kilo alımına sebep olmaktadır. Kilo vermek isteyen birçok kişi en çok bu problem ile karşılaşmaktadır. Ruhsal açıdan doyum sağlayamayan insanlarda da sıklıkla duygusal yeme alışkanlığı görülmektedir.
Duygusal Yeme Alışkanlığının Belirtileri Nelerdir?
Duygusal yeme bozukluğu tedavisi olan önemli bir rahatsızlıktır. Öncesinde kişinin kendini testten geçirmesi, ne durumda olduğunu görmesi gerekmektedir. Duygusal yeme alışkanlığının belirtileri taşınıyorsa bu durumda zaman kaybetmeden uzmandan yardım alınması tavsiye edilmektedir.
Duygusal Yeme Alışkanlığı Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi
- Duygusal yeme bozukluğunun ilk belirtisi, aç değilken dahi yemektir. Kişi aç olmadığını fark etse de aç olduğunu düşünerek devamlı yeme isteği gütmektedir.
- Agresif ve gergin olunan dakikalarda yemeğe yönelmek bir başka belirti olarak kabul edilmektedir. Kişi çareyi yemekte aramaktadır.
- Yiyince mutlu olduğunuzu, sakinleştiğinizi düşünüyorsanız duygusal yeme alışkanlığına sahipsiniz demektir. İstediği yemeğe ulaşan kişiler tüm agresifliklerini ve negatif durumlarını atabiliyorlarsa bu rahatsızlık söz konusu demektir.
- Kısa süre içerisinde alelacele çok fazla yemek yiyorsanız tıkınırcasına yeme bozukluğu tedavisi olmanız gerekiyor demektir. Takındığınız bu tavır acele acele yiyerek devamlı acıkmaktan korkma nedenine dayandırılmaktadır.
- Acıksanız da acıkmasanız da gizli şekilde yeme eğiliminiz varsa yemebozukluğu tedavisi olmanız önemlidir. Gizlilik, yeme bozukluğu için önemli bir belirti olarak kabul edilmektedir.
Duygusal Yeme Alışkanlığının Nedenleri
Yeme bozuklukları psikologlar tarafından takip edilmesi gereken hastalıklardır. Kişinin durup dururken fazla yemek yemek istemesi, gizli saklı acele ederek beslenmesi, normal bir durum değildir. Duygusal olarak temel bir nedene dayandırılan bu sorun, çocukluk döneminden kalan bir travmanın sonucu olabilmektedir.
Çocukluk döneminde yeterince beslenememiş özellikle çok kardeşli geçim sıkıntısı çeken ailelerde sonradan bu tarz rahatsızlıklar çok görülmektedir. Çocukların yetişkin olduklarında da aç kalma korkusuna sahip olmaları, duygusal yeme alışkanlığına neden olabilmektedir.
Çocukluk döneminde taciz, tecavüz gibi korkutucu travmalara maruz kalmış olan çocuklar da yetişkin olduklarında bu tarz yeme bozukluğunu yaşayabilmektedir. Ne kadar yerlerse insanlar tarafından o kadar rahat bırakılacaklarına inanırlar.
Stres Duygusal Yeme Alışkanlığı Nedeni Olabilir mi?
Yeme bozukluğu kitaplarının hemen hepsinde stres, temel kaynak olarak gösterilmektedir. Gerek geçmişte gerekse yakın tarihte yaşanan yoğun stres, kişinin yeme dengesini alt üst edebilmektedir.
Sürekli stresli bir işte çalışan, aile yaşantısında stresli sorunlarla mücadele eden, stresli bir sosyal çevreye sahip olan kişiler duygusal yeme alışkanlığına sahip olabilmektedir. Bir an önce yemek, sorunu çözmek ile eş değer görülmektedir. Devamlı aceleci ve sabırsız olmak bu stresin yarattığı doğal sonuçlardan bir tanesidir.
Yalnızlık Duygusal Yeme Alışkanlığı Nedeni Olabilir mi?
Psikolojik yemek yeme dürtüsü bozuklukları incelenirken özellikle yalnız kişilerde görülen yoğunluk dikkat çekmektedir. Kişinin yalnızlığın vermiş olduğu acelecilik, stres ve gerginlikle yeme alışkanlığının farklılaştığı görülmektedir.
Zorlu bir boşanma sürecinden çıkmış, evlenmek istemiş ancak sıkıntılı nedenlerle başaramamış kişiler yalnız yemek yemenin vermiş olduğu sorunla yüzleşmekten kaçınırlar. Yemeklerini acele ve aşırı şekilde yemeğe, bitirmeye özen gösterirler. Bir süre sonra duygusal açlık bozuklukları kendini göstermeye başlar.
Fiziksel Açlık ile Duygusal Açlığın Ayrımı Nasıl Yapılır?
- Fiziksel olarak acıkan insan, karnında bir kazınma hissetmektedir. Ancak duygusal açlıkta böyle bir şey hissetmek mümkün değildir.
- Fiziksel açlık oluştuktan sonra kan şekeri düşebilmektedir. Ama duygusal açlıkta bu mümkün değildir.
- Fiziksel açlık hissedenler açlıklarını erteleyebilirler fakat duygusal açlıkta hemen yeme istediği oluşmaktadır, erteleyemezler.
- Fiziksel açlıkta ne yenileceği belirlenebilir fakat duygusal açlıkta kişi ne bulursa onu yer.
Duygusal Açlıktan Kurtulmak İçin Ne Yapmak Gerekir?
Duygusal açlık ile baş edebilmek için ilk olarak bunun gerçekten bir ihtiyaç olmadığını kabullenmek gereklidir. Bunu kabullendikten sonra çözmek daha kolay olacaktır.
Yeme olayını kendinize bir ödül ya da ceza olarak yapmayın. Sadece bir fiziksel ihtiyaç olarak görüp böyle yemek tüketmeye çalışın.
Yemek saatlerinize dikkat edin. Her öğünü aynı saatte yemeye çalışın. Böylece arada olabilecek duygusal yeme alışkanlığından biraz da olsa uzaklaşabilirsiniz.
Duygusal yeme isteğinize sebep olan olumsuzlukları öğrenmeye çalışın. Böylelikle meselenin asıl sebebi öğrenilmiş olacak. Ve bu sebebi ortadan kaldırmak için çözümler aranabilir. Bu sizi sıkıntıya sokacak bir bunalım hali olabilir. Ya da bilinçaltınıza yerleşmiş olan bir sorunun siz farkında olmamanız durumunda duygusal yeme alışkanlığı olarak ortaya çıkabilmektedir.
Gün içerisinde uzun süre ile aç kalmamaya özen gösterin ve gerekli ise ara öğün yapın ve hiçbir bir öğünü atlamayın. Bir öğünü atlarsanız eğer duygusal açlık harekete geçecek ve bulduğunuz her şeyi yeme isteği oluşacaktır.
Duygusal Yeme Alışkanlığının Sağlığa Zararları Nelerdir?
Duygusal yeme alışkanlığının en büyük zararı ilk olarak kilo almak olacaktır. Kontrolsüz yeme ile çok fazla kilo alabilirsiniz. Bu yüzden duygusal açlık sizin sağlığınız için çok zararlıdır ve birçok hastalıklara davetiye çıkaracaktır.
Duygusal yeme alışkanlığı özellikle depresyon ve bunalım gibi durumlarda daha çok görülmektedir. Bu yüzden duygusal yeme alışkanlığı ruh sağlığı açısından da oldukça zararlıdır.
Birey kendini mutlu etmek için yemeye yönelir ve böylelikle kilo problemleri ortaya çıkar. Depresyon ve bunalım halinden kurtulmak için yeme kontrolü mutlaka sağlanmalıdır.
Источник: //zayiflamaiksiri.com/zayiflamanin-onune-gecen-duygusal-yeme-aliskanligi/
Tırnak Yeme Alışkanlığından Nasıl Kurtulunur?

Haber güncelleme tarihi 16.04.2019 09:57
Tırnak Yemenin Nedenleri ve Tedavisi Hakkında Bilgi
Tırnak yeme alışkanlığı genellikle çocuklarda, gençlerde ve yetişkinlerde sıklıkla görülmektedir. Bu durum ciddi bir rahatsızlık olmamakla birlikte bir kaç öneri ile önüne geçilebilmektedir.
Tırnak yeme problemi davranış bozukluğu ile nitelendirilmektedir. Genellikle aile tarafından azarlanan ve çevresiyle problemler yaşayan çocuklarda ve yetişkinlerde görülmektedir.
Stresle doğru orantılı olarak artmakla birlikte bu dönemlerde tırnak yeme alışkanlığına daha çok rastlanmaktadır. Tırnak yeme alışkanlığı 3-4 yaşlarında başlayabileceği gibi genellikle ergenlik dönemi itibarı ile görülmektedir.
Ergenlik çağında başlayan değişim ve gelişimler, psikolojik durum, çevresel etkiler de tırnak yeme alışkanlığını tetiklemektedir.
Tırnak Yeme Alışkanlığına Sebep Olan Faktörler
- Psikolojik sorunlar
- Stres
- Kaygı
- Yalnızlık duygusu
- Korku
- Hayal kırıklığı
- Sıkıntı
- Anksiyete
- Obsesif – kompulsif bozukluk
- Meydan okuyan davranış bozukluğu
- Dikkat eksikliği ve hiperaktivite
- Ayrılma anksiyete bozukluğu
Anne ve Babayı Taklit Etme
Tırnak yeme alışkanlığına sahip çocukların ve yetişkinlerin bu alışkanlığı aileden kaynaklı olarak edindiği belirtilmektedir. Tırnak yiyen çocukların ailelerinde tırnak yeme alışkanlığına rastlanılmaktadır. Bu durum çocukların anne ve babayı taklit etmesiyle ortaya çıkmaktadır.
Ailenin çocuk üzerinde kurduğu baskı, ağır sorumluluklar, çevreden dışlanma, ergenlik dönemi, anne ve babanın geçimsizliği, evdeki baskıcı tutum ve kurallar ve yaşanan korkular tırnak yeme alışkanlığını tetiklemektedir.
Tırnak yeme alışkanlığının önlenebilmesi için çocuklarda ve yetişkinlerde öncelikle rahatsızlığın altında yatan neden araştırılmalıdır.
Tırnak Yeme Alışkanlıklarının Yol Açtığı Sorunlar
Davranış bozukluğu olarak nitelendirilen tırnak yeme alışkanlığında stresli dönemlerde artış görülürken stresin azaldığı dönemlerde de tırnak yeme rahatsızlığının azaldığı görülmektedir. Peki tırnak yeme alışkanlığı hangi sorunlara yol açıyor?
- Tırnak içlerinde bulunan bakteriler diş etlerine bulaşarak iltihaplanmaya neden olabilir.
- Uzun süre tırnak yemek dişlerdeki kesici bölgelerin aşınmasına neden olabilir.
- Tuvalet sonrası el yıkama alışkanlığı olmayan çocuklarda mikropların bağırsaklara kadar ulaşmasıyla birlikte enfeksiyon kapmasına eden olur.
- Dikkat bozukluğuna neden olur.
- Tırnaklardan bulaşan bakteriler kalp kapakçıklarında tutanabilirler. Böylece kalp-damar rahatsızlıklarına sebep olmaktadır.
- Tırnak yeme rahatsızlığı ellerin ve tırnakların genel yapısını bozmakla birlikte fiziksel sorunlarda yol açabilmektedir.
Tırnak Yeme Alışkanlıklarına Karşı Alınabilecek Önlemler
- Küçük yaşta başlayabilen bu rahatsızlık aile tarafından ihmal edilmemelidir.
- Öncelikle bu rahatsızlık anne ve babada mevcut ise çocuklarını kendilerini örnek almamaları için tırnak yeme alışkanlığından uzaklaşmaları gerekmektedir.
- Çocuklarında tırnak yeme alışkanlığı bulunan aileler öncelikle bu durumun hangi sebeple kaynaklandığını araştırmamalılardır.
- Korku, şiddet ve baskı gibi durumlar çocuklarda tırnak yeme alışkanlığını tetiklemektedir.
- Aynı şekilde korku ve şiddet içeren çizgi film, dizi ve sinema filmlerinden çocuklar uzak tutulmalıdır. Bu tür filmler çocukları psikolojik olarak kötü etkilemekle birlikte tırnak yeme alışkanlığınada sürükleyebilmektedir.
- Geceleri uykuda tırnak yeme alışkanlığı edinmiş çocuklar için ince eldivenler kullanılmalıdır.
- Çocuklara farklı uğraş alanları yaratabilir ve böylece dikkatlerinin farklı yönlere kaymasıyla birlikte kişisel gelişimlerinede katkıda bulunabilirsiniz.
- Bu süreçte çocuklarınıza kesinlikle tırnak yemenin bir hastalık olduğunu ve çok kötü bir alışkanlık olduğunu sert bir dille vurgulamayın. Bunu daha düzgün ve yumuşak bir dille ifade edip uyarın. Olumlu gelişmelerde ise çocuklarınızı ödüllendirin.
Tırnak Yeme Alışkanlığı Nasıl Bırakılır?
Tırnak yemek sadece ellerin ve çirkin kötü görünümüne neden olan bir kötü alışkanlık değil aynı zamanda eğer devam edilirse tırnak, diş ve hatta diş etlerinizde de kalıcı hasarlar bırakabilen bir alışkanlıktır.
1- Tırnaklarınızı her zaman kısa kesin ve törpüleyin. Ellerinizin bakımına dikkat etmek, tırnak yeme alışkanlığını azaltarak sizi güzel ve bakımlı tırnaklara sahip olma konusunda cesaretlendirecektir.
2- Tırnak yeme alışkanlığınızı unutmak için tüm enerjinizi başka alışkanlıklara harcayın. Bazı insanlar için, bu ellerini meşgul tutmak anlamına geliyor.
Stres topuyla oynamak, tespih çekmek gibi başka bir tekrarlayan hareket, tırnak yemekten kurtulmanıza yardım edecektir.3- Stresli ya da endişeli olduğunuz zaman tırnaklarınızı yiyorsanız çözümün temeli stresi idare etmekte yatıyordur.
Birçok insan ne yaptığının farkında olmadan tırnaklarını yiyor; acı bir tadı olan özel ojeler sürülürse engel olunabilir.
4- Tırnaklarınızı temizleyin. Kirli olmaları da onları yemenin bir nedeni olabilir.
Önerilen İçerik;
► Neden Tırnaklarımızı Yeriz? Tırnak Yemek Hakkında Bilgi
UYARI !
İçeriğimizde yer alan yazılı ve görsel içerikler farklı kaynaklardan derlenerek oluşturulmuş, öneri ve bilgilendirme yazısıdır. Kesin teşhis ve tedavi niteliği taşımamaktadır. Herhangi bir sağlık sorunu karşısında mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Unutmayın sağlık sorunlarında uygulanan tedavi yöntemleri bireylerin biyolojisi, kalıtsal özellikleri, yaş, boy, kilo farklılıkları, alerjik yönleri ve bunlar gibi onlarca farklı duruma göre değişiklik gösterebilir.
Sağlık sorunlarınızın tedavisinde size ancak ve ancak doktorunuz yardımcı olabilir.
NeOldu.com / Sosyal Fayda
Источник: //www.neoldu.com/tirnak-yeme-aliskanligindan-nasil-kurtulunur-1525h.htm